6284 SAYILI YASANIN 13.MADDESİ KAPSAMINDA ZORLAMA HAPSİNE KARAR VERİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI

Avukat Ali Mert Karakılçık

Bilindiği üzere 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 1.maddesinde bu kanunun amacının; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi olduğu ifade edilmiştir. Bu kapsamda yasanın “Hâkim Tarafından Verilecek Önleyici Tedbir Kararları” başlıklı 5.maddesi, şiddet uygulayanlarla ilgili olarak hakim tarafından maddede sayılan önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Madde sayılan tedbirler arasında; şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunulmaması, müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi, korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması, korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi gibi tedbirler de mevcuttur. Hakim tarafından verilen bu tedbirlere aykırılık halinde ise aynı yasanın

“Tedbir Kararlarına Aykırılık” başlıklı 13.maddesi devreye girmektedir. Madde metni şu şekildedir; “(1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur. (2) Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez. (3) Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir. Bu kararlar Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine bildirilir.”

Görüldüğü üzere tedbir kararlarının ihlali, 6284 Sayılı Kanunu’nun 13.maddesinde ve Uygulama Yönetmeliği’nin 38.maddesinde düzenlenmiştir. Ancak ihlale ilişkin her talep, ihlal olarak değerlendirilemeyecektir. Zira zorlama hapsi, diğer bir deyimiyle tazyik hapsi, bir kişiyi kendisine düşen yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla verilen bir yaptırımdır (Ankara 2.Aile Mahkemesi Hakimi Ramazan KARAKAYA, Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, s.140). Bu nedenle aleyhine tedbir kararı verilen, kendi aktif eylemiyle bu yükümlülüğü ihlal etmediği takdirde zorlama hapsine muhatap tutulamaz. Nitekim ihlale ilişkin değerlendirme şu şekilde yapılmalıdır ; 1- Öncelikle tedbir kararının karşı bireye tebliğ edilip edilmediği hususu araştırılmalıdır 2- Daha sonra verilen tedbir kararının mahiyeti incelenmelidir 3- Olayın tedbir kararının verildiği süre içerisinde gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalıdır 4- Deliller değerlendirilmelidir (Hakim İlay Zeynep SUATA, Uygulamadan Örneklerle 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Ankara 2022, s.85-86). Bu hususta uygulamadan örnekler vermek gerekirse tedbir kararının karşı tarafa tebliğ edilmemesi halinde karşı tarafın karardan bilgisi olmadığı kabul edilerek ihlale ilişkin işlem yapılmaz. Ayrıca tedbir kararının mahiyetinde 5/1-d maddesi çerçevesinde, kişisel ilişki kurulması için belirlenen zamanlarda karşı bireyin, müşterek çocukları şiddet mağduruna zarar vermeden alması veya teslim etmesi halinde, karşı tarafın, şiddet mağduruna herhangi bir zarar vermeden kamuya açık yoldan geçmesi durumunda, karşı bireyin sosyal medya hesabında isim vermeksizin yaptığı paylaşımlar, tedbir kararının ihlali olarak değerlendirilmez (Hakim İlay Zeynep SUATA, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, s.86). Yine örneğin; hâkim, şiddet uygulayanın müşterek konuttan derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi yönünde tedbir kararı vermiş ise şiddet uygulayanın mağdurun okuluna, işyerine yaklaşması veya iletişim araçlarıyla rahatsız etmesi halinde zorlama hapsi verilemeyecektir (Hüsamettin UĞUR, Kadın ve Aile Bireylerine Yönelik Şiddete Karşı 6284 Sayılı Kanunun Getirdikleri, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, s.101, s.357). Yani zorlama hapsi, ancak tedbir kararında gösterilen tedbirlere aykırılık halinde gündeme gelebilir. Tekraren belirtmek gerekir ki hakkında yalnızca şiddet uygulayanın bulunduğu yere yaklaşmama tedbirine karar verilen şiddet uygulayanın, şiddet mağdurunu iletişim araçları ile rahatsız etmesi halinde zorlama hapsine karar verilemez. Bu nedenle zorlama hapsine karar verilebilmesi için, öncelikle tedbir kararının şiddet uygulayana tebliğ edilmesi ve böylece şiddet uygulayanın, tedbir kararının içeriğinden haberdar edilmesinin sağlanması gerekmektedir (Recep KAHRAMAN, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunda Öngörülen Tedbirler ve Bu Tedbirlere İlişkin Usul, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s.231). Özetle tedbir kararı hangi hususlar hakkında verilmişse, ancak kararda zikredilen eylemlerin varlığı halinde ihlal gerçekleşmiş sayılır.

Tüm bu hususlarla birlikte mahkemece verilen tedbir kararlarına karşı, şiddet uygulayana itiraz hakkı tanınmıştır. Bu itiraz hakkı, hatalı karar verilmesi olasılığı nedeniyle tanındığına göre ve itiraz üzerine tedbir kararı kaldırılmışsa ya da zorlama hapsine konu kısmı kaldırılmışsa bu durumda kaldırılan tedbire aykırı eylemden ötürü hakkaniyet gereği zorlama hapsi verilmemesi gerekir. Aksi durumda itirazın bir anlamı kalmayacak, itiraz edip haklı çıkan şahsın zorlama hapsi yaptırımı ile karşı karşıya kalması adalet duygusunu sarsacaktır denilebilir. (Ankara 2.Aile Mahkemesi Hakimi Ramazan KARAKAYA; Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, s.143).

Yine uygulamada ve doktrinde ifade edildiği üzere zorlama hapsi kararı verilebilmesi için, karşı tarafın tedbir kararını ihlal ettiğinin ispatlanması gerekir (Hakim İlay Zeynep SUATA, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, s.88). Nitekim 6284 sayılı kanunda sadece tedbir kararı verilirken delil aranmadığı belirtilmiş olup zorlama hapsi kararı için tedbir kararının ihlal edildiğinin ispat edilmesi şarttır (Hakim İlay Zeynep SUATA, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, s.152 ; Benzer yönde Ankara 2.Aile Mahkemesi Hakimi Ramazan KARAKAYA, Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, s.115). Bu hususta ispat yükü, lehine tedbir kararı verilen tarafa aittir.

Tüm bu hususlarla birlikte zorlama hapsine itirazlarda, aleyhine tedbir kararı verilen tarafa da lehe olan delilleri ibrazla tedbir kararını ihlal etmediğini ispat fırsatı tanınmalıdır. Zira, boşanma ortamında eşler sağduyulu düşünemezler ve pek sıklıkla düşmanlık duyguları ile hareket ederler. Bunun böyle olmadığının ispatı ise her zaman eş ya da eşlere fırsat olarak tanınmalıdır (Bilal KÖSEOĞLU, Ailenin Şiddetten Korunması, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Temmuz-Ağustos 2008, Sayı:77, s. 338). Zira “delilsiz-belgesiz” verilmiş tedbir kararları, uygulamada kötüye kullanılabilmekte veya mağduriyetlere neden olabilmekte, her an için “sorgusuz- sualsiz” bir zorlama hapsine dönüşebilmektedir (Hüsamettin UĞUR, Kadın ve Aile Bireylerine Yönelik Şiddete Karşı 6284 Sayılı Kanunun Getirdikleri, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, s.101, s.361). Bu kapsamda mağdurun soyut beyanları dışında bir beyan bulunmadığı takdirde ihlalin gerçekleştiğine yönelik delil bulunmaması halinde karşı taraf hakkında verilen zorlama hapsi kararı kaldırılabilir. Yine 6284 Sayılı Yasanın Uygulama Yönetmeliği’nin 38/4.maddesine göre, zorlama hapsine ilişkin tahkikat, gerekli görülmesi durumunda, hâkim tarafından duruşma açılarak ilgililerin dinlenilmesi neticesinde yürütülebilir (Ankara 2.Aile Mahkemesi Hakimi Ramazan KARAKAYA, Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, s.141). Zira zorlama hapsine ilişkin tahkikat sırasında delil veya belge aranmayacağı hususunda Kanun ve Yönetmelikte herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Kanun’un 13. maddesinin 1.fıkrasında, şiddet uygulayanın, hakkında verilen tedbir kararını ihlâl etmesi durumunda, zorlama hapsine karar verileceği öngörüldüğüne göre, tedbir kararının ihlâl edilip edilmediği konusunda tam ispat ilkeleri uyarınca delil ve belge değerlendirmesi yapılması ve tedbir kararının ihlâl edildiği konusunda tam kanaate ulaşılamadığı takdirde zorlama hapsine karar verilmemesi gerekir. Tedbir kararının ihlâl edilip edilmediğine ilişkin delil ve belge araştırması ise, esas itibariyle kolluk tarafından yapılmalı; kolluk tarafından toplanan delil ve belgelerden yeterli kanaate ulaşılamadığı takdirde hâkim tarafından da bu hususta delil ve belge araştırması yapılmalı ve bu şekilde yaklaşık ispat derecesinde bir kanaatle yetinmeyerek sonuca gidilmelidir. Zorlama hapsine ilişkin araştırmada ise tedbir kararına aykırı davranışın gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılacak ve bu yapılırken de tam ispat faaliyeti gerçekleştirilecektir (Recep Kahraman, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunda Öngörülen Tedbirler ve Bu Tedbirlere İlişkin Usul, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s.236). Aksi bir değerlendirme, ceza hukukunun en temel ilkelerinden olan “Şüpheden Sanık Yararlanır” ilkesine de aykırılık teşkil edebilir.

SONUÇ OLARAK; 6284 sayılı yasa kapsamında tedbir kararlarının ihlali, aynı yasanın 13.maddesinde ve Uygulama Yönetmeliği’nin 38.maddesinde düzenlenmiştir. Ancak ihlale ilişkin her talep, ihlal olarak değerlendirilemeyecektir. Zira zorlama hapsi, diğer bir deyimiyle tazyik hapsi, bir kişiyi kendisine düşen yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla verilen bir yaptırımdır. Bu nedenle aleyhine tedbir kararı verilen, kendi aktif eylemiyle bu yükümlülüğü ihlal etmediği takdirde zorlama hapsine muhatap tutulamaz. Tüm bu hususlarla birlikte mahkemece verilen tedbir kararlarına karşı, şiddet uygulayana itiraz hakkı tanınmıştır. Bu itiraz hakkı, hatalı karar verilmesi olasılığı nedeniyle tanındığına göre ve itiraz üzerine tedbir kararı kaldırılmışsa ya da zorlama hapsine konu kısmı kaldırılmışsa bu durumda kaldırılan tedbire aykırı eylemden ötürü hakkaniyet gereği zorlama hapsi verilmemesi gerekir. Yine uygulamada ve doktrinde ifade edildiği üzere zorlama hapsi kararı verilebilmesi için, karşı tarafın tedbir kararını ihlal ettiğinin ispatlanması gerekir. Nitekim 6284 sayılı kanunda sadece tedbir kararı verilirken delil aranmadığı belirtilmiş olup zorlama hapsi kararı için tedbir kararının ihlal edildiğinin ispat edilmesi şarttır. Son olarak zorlama hapsine itirazlarda, aleyhine tedbir kararı verilen tarafa da lehe olan delilleri ibrazla tedbir kararını ihlal etmediğini ispat fırsatı tanınmalıdır.