ANONİM ŞİRKET GENEL KURUL KARARLARININ YOKLUK YAPTIRIMINA TABİ OLMASI

Av.Ali Mert KARAKILÇIK

GENEL KURUL KARARLARININ GEÇERSİZLİĞİ

Genel kurul kararları toplantıda hazır bulunsun bulunmasın, olumlu oy versin vermesin tüm pay sahiplerini bağlar. TTK’da genel kurul kararlarının iptali ve butlanı düzenlenmesine rağmen yokluk hali düzenlenmemiş, yokluğa ilişkin hususlar genel hükümlere bırakılmıştır[1].

YOKLUK

Genel kurul kararlarının geçerliliği iki zorunlu unsura bağlıdır. İlki genel kurul niteliğinde bir kurulun var olması[2], diğeri ise kurulu oluşturan pay sahiplerinin kararıdır[3]. Bu kapsamda toplantıya katılanlar pay sahibi değilse, pay sahipleri TTK’nın genel kurulun toplanması için öngördüğü şekil ve usulde toplanmamışsa bir genel kurul kararının varlığından söz edilemez, yokluk yaptırımına tabi bir karar ortaya çıkar.

Örnek olarak; yetkililerce bir davet yapılmamış olması, bazı pay sahiplerinin kendiliğinden toplanmış olması, bakanlık temsilcisinin toplantıya katılmamış ya da toplantı tutanağını imzalamamış olması, toplantı ve karar nisaplarına uyulmamış olması halinde alınan kararlar yoklukla maluldür[4]. Yine toplantı yapılmadan elden dolaştırma yolu veya mektupla karar alınmışsa[5], anonim şirketin TTK’nın 379’uncu maddesi kapsamında kendi pay senetlerine bağlı oylarla karar alınmışsa[6], karar alınmadığı halde alınmış gibi gösterilmişse, toplantı tutanağı düzenlenmemişse[7] alınan karar yokluk yaptırımına tabidir. Özetle şekil ve usul açısından emredici hükümlere aykırılık yokluk halini alır.

Yargıtay da bir kararında genel kurul tutanağının toplantı tarihinden sonra düzenlenmesi halinde genel kurul tutanağının yok hükmünde sayılacağına karar vermiştir[8].

Yargıtay bir başka kararında anonim şirket genel kurulunun toplantı ve karar yetersayısına uyulmaması halinde alınan kararın yoklukla malul olduğuna karar vermiştir[9].

Yine Yargıtay’ın şirkete ait tek taşınmazın genel kurul kararı olmadan yönetim kurulu kararı ile satılması halinde bu satışın geçersiz olduğuna ve bu geçersizliğin herkes tarafından dava konusu yapılabileceğine dair kararı da mevcuttur[10].

Bir genel kurul kararının yokluğu başlangıçtan itibaren bir genel kurul kararının olmadığını ifade eder[11]. Bir genel kurul kararının kurucu unsurlarının mevcut olmaması genel kurul kararının yokluğunu, eski deyimle “keenlemyekun” yani mutlak butlanla malul olduğunu gösterir[12]. Mutlak butlanla batıl kararların baştan itibaren hükümsüz olduğuna dair Yargıtay da aynı görüştedir[13].

Yokluk halinde alınan kararlar hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Yokluğun tespiti halinde iptal davası değil yokluğun tespiti davası açılır ve bu dava herhangi bir süreye tabi değildir. Açılacak davada herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süre uygulanmaz[14]. Ancak karardaki sakatlığı öğrenmesine rağmen uzun bir süre suskun kalıp dava açmayan ilgililerin TMK.md.2 uyarınca dava haklarının düştüğü kabul edilmelidir[15].

Yok hükmündeki genel kurul kararları yönetim kurulu tarafından icra edilemeyeceği gibi ticaret siciline tescil ve ilan da edilemez[16].

Hukuk sistemimizde yokluk konusuna direkt değinen iki düzenleme mevcuttur. bunlardan ilki derneklerde genel kurul kararlarının iptaline ilişkin TMK’nın 83/3 hükmüdür. Diğeri ise ihraççıların hukuka aykırı işlemleri ile sermayeyi veya malvarlığını azaltıcı işlemlerinde uygulanacak tedbirlere ilişkin Sermaye Piyasası Kanunu’nun 92/1-b hükmüdür. TMK’nın 83/3 hükmü incelendiğinde genel kurul kararlarının yok veya butlanla hükümsüz sayıldığı durumlar saklıdır şeklindeki ifade ile yetinildiği görülmektedir. Ancak TTK’nın 1’inci maddesinin TTK’nın TMK’nın ayrılmaz bir parçası olduğu hükmü dikkate alındığında bu düzenlemenin şirketler hukuku konusunda genel bir dayanak oluşturduğu düşünülebilir[17].

Bir genel kurul kararının yokluğundan söz edilebilmesi için genel kurulu oluşturan, eş söylemle kararı şeklen meydana getiren emredici kurallara aykırılığın bulunması gerekir. Bu kurallar hem genel kurul kararlarının kurucu unsurlarıyla hem de kararların meydana gelişiyle ilgili olmasından ötürü kurucu-şekli nitelikteki emredici hükümler olarak isimlendirilmektedir[18]. Bu kapsamda kurucu-şekli emredici nitelikteki kararlara aykırılık yokluk yaptırımına tabidir.

Özetle genel kurul kararının yokluğunu hukuki yararı bulunan herkes ileri sürebilir. Bu dava bir tespit davası niteliği taşımakta olup süreye bağlı olmaksızın açılabilir[19]. Yokluğun tespiti halinde mahkeme kararı, iptal kararının aksine yenilik doğurucu değil açıklayıcı niteliktedir. Yokluğun tespitine dair karar herkesi bağlar ancak davanın reddi kararı yalnızca davacıyı bağlar[20].

[1] AYHAN, s.365.

[2] MOROĞLU, 77.

[3] ŞENER, s.365.

[4] ŞENER, s.365.

[5] MOROĞLU, s.78.

[6] PULAŞLI, s.385.

[7] TÜRK, s.55.

[8] Y.11.HD. 11.10.2013 T., E.893, K.18192 (ERİŞ, s.2659).

[9] Y.11.HD. 5.12.2007 T., E.12043, K.15351 (ERİŞ, s.2682).

[10] Y.11.HD. 9.1.2014 T., E.2013/16728, K.2014/329. (ALTAŞ, s.193).

[11] PULAŞLU, s.385.

[12] PULAŞLI, s.385.

[13] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2.4.2014 T. E.2013/11-1048, K.2014/430 sayılı kararında; “…Mutlak butlanla batıl kararlar, baştan itibaren hükümsüz olan, sonradan geçerlilik kazanma olanağı olmayan, emredici kurallara, kamu düzenine veya ahlaka ve adaba aykırı veyahut konusu olanaksız olan kararlardır. Bu tür kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve mahkemece re’sen üzerinde durulması da gerekir.” (ALTAŞ, s.193).

[14] PULAŞLI, s.386.

[15] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.530.

[16] ŞENER, s.531.

[17] TÜRK, s.51.

[18] TÜRK, s.52.

[19] Y.11.HD. 17.3.2014 T., E.2013/16032, K.2014/5097 sayılı kararında; “…Mahkemece 3 aylık hak düşürücü sürede dava açılmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Ancak, mahkemece genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olup olmadığı hususu incelenmemiştir. Oysa, karar nisabı olmadığı takdirde alınan genel kurul kararların süreye bağlı olmaksızın her zaman yokluğunun tespiti istenebilir.” (ALTAŞ, s.193).

[20] MOROĞLU, s.154.