ANONİM ŞİRKET GENEL KURUL TOPLANTI ÇAĞRILARI KİMLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR ?

Av.Ali Mert KARAKILÇIK

TTK’nın 410’uncu maddesi uyarınca genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler. Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi de genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.

TTK’nın 339/II-h bendinde şirket genel kurulunun toplantıya ne şekilde çağırabileceğinin ortaklık sözleşmesinde düzenlenebileceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda çağrıyı gerçekleştirecek kişilerin esas sözleşmede de belirlenmesi mümkündür[1].

Özetle anonim şirketlerde ortaklık genel kurulunu kendisine kanunen ya da esas sözleşme ile yetki verilen kişiler toplantıya çağırabilir. Örneğin denetçi gibi yetkisi bir kişinin yapacağı genel kurul çağrısı üzerine genel kurulda alınan kararlar yok hükmünde sayılacaktır[2].

 

Yönetim Kurulu ;

Düzenleme kapsamında kural olarak genel kurul toplantısına çağrı, yönetim kurulu tarafından yapılır. Yönetim kurulu gerektiği zaman genel kurulu olağanüstü toplantıya da çağırabilir[3]. Gerek olağan gerekse de olağanüstü genel kurul toplantı çağrı kararını yönetim kurulu, kurul halinde almak zorundadır[4].

Yönetim kurulu tek kişiden oluşuyorsa genel kurulu toplantıya çağrı kararı alma yetkisi bu kişiye aittir. Ancak yönetim kurulu birden fazla kişiden oluşuyorsa bu durumda TTK’nın 390 hükmü gereği alınacak bir yönetim kurulu kararı gerekmektedir. Dolayısıyla birden fazla kişiden oluşan yönetim kurullarında yönetim kurulunun geçerli bir genel kurul çağrısının varlığından söz edebilmek için davet konusunda alınmış hukuken geçerli bir kararın varlığı gerekmektedir. Aksi takdirde bu geçersizlik TTK’nın çağrısız genel kurula ilişkin 416’ncı maddesinde yer alan istisnası dışında genel kurulca alınan kararların yok hükmünde olması sonucunu doğuracaktır[5]. TTK’nın 624’üncü maddesinde yer alan limited ortaklık müdürler kurulu başkanının tek başına ortaklar kurulunu toplantıya çağırma yetkisi, anonim şirket yönetim kurulu başkanına tanınmamıştır. Ancak Yargıtay 2014 tarihli bir kararında yönetim kurulu üyesinin kurul halinde olmasa dahi tek başına genel kurulu toplantıya çağırabileceğini, genel kurulun toplanması için TTK’nın 410/2’nci maddesi kapsamında mahkemeden genel kurul kayyımı talep etmesinde hukuki yarar bulunmadığına karar vermiştir[6].

Yönetim kurulu, genel kurulu olağanüstü toplantıya çağrı yetkisini kullanırken tüm hukuki işlemlerde olduğu gibi Türk Medeni Kanunu’nun 3’üncü maddesinde yer alan objektif iyi niyet kurallarına ve aynı yasanın ikinci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına uygun davranmalı, açıkça bir ortağın ya da üçüncü kişinin zararına hareket etmemelidir[7].

Azledilmiş ya da kesinleşmiş mahkeme kararıyla seçimine dair karar geçersiz sayılmış yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi yoktur. Böyle bir yönetim kurulunca yapılan çağrı ve bu çağrı üzerine toplanan genel kurulca alınacak kararlar yokluk yaptırımına tabidir[8]. Yargıtay’ın da bu yönde kararı mevcuttur[9]. Seçimine dair genel kurul kararının geçersizliği kesinleşmiş mahkeme kararı ile tespit edilen yönetim kurulu, mahkeme kararı öncesinde ticaret siciline tescil ve ilan edilmiş olsa dahi yapacağı genel kurul çağrısı ve alınacak kararlar geçerli hale gelmez. Zira ticaret siciline tescilin hukuki işlemdeki sakatlığı giderici bir etkisi yoktur[10]. Ancak yönetim kurulunun iyiniyetli üçüncü kişilerle gerçekleştirdiği hukuki işlemler bu karardan etkilenmez. Ancak ticaret sicile tescil edilmiş yönetim kurulunun seçimine dair genel kurul kararının geçersizliğine ilişkin dava devam ederken yapılan genel kurul çağrısı geçerlidir[11]. Yargıtay’ın da bu hususta kararı mevcuttur[12]. Zira iptale tabi genel kurul kararları, kesin hükümle iptal edilinceye kadar geçerlidirler.

Yönetim kurulu üyelerinden biri ya da birkaçı alınacak karar ile çağrının gerçekleştirilmesi için görevlendirilebilir[13]. Yönetim kurulunun değil de kurul üyelerinden birinin seçiminin mahkeme kararıyla geçersiz sayılması çağrının da yok sayılmasına neden olmaz[14].

 

Kayyım

Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin ölüm, istifa ya da ehliyetsizliği gibi nedenlerle organ boşluğu oluştuğu takdirde mahkemeden kayyım atanması talep edilerek şirketin idaresi bir kayyıma ya da kayyım heyetine teslim edilmişse, genel kurulu toplantıya çağrı yetkisi kayyıma ait olacaktır[15]. Kayyım işlevlerini üstlendiği organa ait çağrı yetkisini kullanır[16].

 

İflas İdaresi ;

Yönetim kurulu yerine geçen kayyım ya da iflas sürecinde iflas idaresi de genel kurulu toplantıya çağırabilir[17]. İİK’nın 226’ncı maddesi gereği masanın kanuni mümessili iflas idaresi olduğundan müflis ortaklığın genel kurulunu toplantıya davet yetkisi de iflas idaresinindir[18].

 

Tasfiye Memuru ;

Tasfiye memurları da genel kurulu toplantıya davet edebilir. Zira anonim ortaklık TTK’nın 529’uncu maddelerinde belirtilen sebeplerle sona erdikten sonra kural olarak tasfiye aşamasına girer. TTK’nın 535’inci maddesinde düzenlendiği üzere şirket tasfiye hâline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir. Tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır. Tasfiye memurlarının çağrı yetkisi, görevleri ile ilgili konuları içerir[19]. Yargıtay’ın da aynı yönde kararı mevcuttur[20]. Ana sözleşme ya da genel kurul kararı ile ayrıca tasfiye memuru atanmadığı hallerde toplantı çağrısını tasfiye memuru sıfatıyla yönetim kurulu gerçekleştirir (TTK.m.536)[21].

 

Pay Sahibi ;

TTK’nın 410/2’nci maddesi uyarınca yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Yasanın bu yeni düzenlemesi ile TTK’nın 530’uncu maddesinde yer alan organ boşluğuna bağlı sonuçların da önüne geçilecektir[22].

İstisna niteliğindeki bu düzenlemede yer alan yetki haricinde pay sahiplerinin bireysel olarak genel kurulu toplantıya çağrı yetkisi yoktur[23]. Ancak TTK’nın 411’inci maddesi gereği sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir. Fakat gündeme madde konulması istemi, çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır. Azınlık tarafından yönetim kuruluna yöneltilecek bu çağrı ve gündeme madde konulması istemi, noter aracılığıyla yapılmalıdır.  Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır. Düzenlemede kapsamında azınlık pay sahibine, mahkemece toplantı çağrısında bulunma yetkisi verilebilmesi için azınlığın öncelikle yönetim kuruluna toplantı başvurusunda bulunmuş olması ön koşuldur. Bu husus mahkemece resen aranır[24]. Yargıtay’ın da aynı yönde kararı mevcuttur[25]. Mahkemece gerekli görülmedikçe dosya üzerinden inceleme yapılır ancak yasadaki bu ifade mahkemenin taraf oluşturmayacağı yani azınlığın talebini şirkete iletip görüşünü almayacağı anlamına gelmez. Zira bu bir nizalı kazaya dahil eda davasıdır[26].

TTK’nın 411’inci maddesinde geçen azınlığın toplantı çağrısı için sahip olması gereken sermaye oranı, tek bir pay sahibi tarafından sağlanabileceği gibi birden çok pay sahibinin biraraya gelmesi suretiyle de sağlanabilir. Ancak birden fazla ortağın biraraya gelerek TTK’nın 411’inci maddesi kapsamında azınlık olarak değerlendirilebilmesi için bunların birlikte hareket etmesi gerekir. Ortakların birbirinden habersiz ve bağlantısız hareket etmesi halinde bu oranın sağlandığından söz edilemez[27]. Yargıtay’ın da benzer yönde kararı mevcuttur[28].

[1] ŞENER, s.467.

[2] ŞENER, s.468.

[3] AYHAN, s.350.

[4] AYHAN, s.350.

[5] ŞENER, s.464.

[6] Y.11.HD. 25.2.2014 E. 2012/13135 K.2014/3515; “…Yasa’nın 410.maddesi (TTK 410 kastediliyor) hükmü gereğince, görev süresi dolmuş olan yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırabileceği açıktır. Bu durumda davacının da yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle genel kurulu davet yetkisi mevcut olup, işbu davayı (kayyım atanması davasını kastediyor) açmakta hukuki yararı bulunmadığı gibi…” (ŞENER, s.465).

[7] KARSLIOĞLU, s.164.

[8] MOROĞLU, s.87.

[9] Y.11.HD. 20.2.1983 gün ve E. 6303, K. 6409 sayılı kararda; “…Kanunun 43-45inci maddelerinde gösterilen kimselerin dışında başkasının böyle bir yetkisi olmadığına göre, önceki genel kurula divan başkanı olarak seçilen kişinin çağrısı ile yapılan genel kurulu toplantısı ve bu toplantıda alınan kararlar yoklukla maluldür.” (MOROĞLU, s.87).

[10] MOROĞLU, s.88.

[11] MOROĞLU, s.89.

[12] Y.11.HD. 6.7.1978 gün ve E. 78/3158, K.78/3661 (MOROĞLU, s.89).

[13] MOROĞLU, s.90.

[14] MOROĞLU, s.90.

[15] PULAŞLI, s.363.

[16] MOROĞLU, s.98.

[17] ŞENER, s.465.

[18] MOROĞLU, s.99.

[19] PULAŞLI, s.363.

[20] Y.11. HD. 2.10.2003 T. E.5318 K.8638; “…her ne kadar şekil şartları oluşmuş olsa da karara katılmayan diğer yönetim kurulu üyesinin açıkça zararına hareket edilerek, objektif iyi niyet kurallarına aykırı davranılıp davranılmadığının araştırılması…”

[21] MOROĞLU, s.94.

[22] MOROĞLU, s.91.

[23] PULAŞLI, s.362.

[24] MOROĞLU, s.92.

[25] Y.11.HD. 1.6.2009 gün 5463/6666 sayılı kararında; “…Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, şirket azınlığının genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırma hususunda yetki verilmesi talebinde bulunulabilmesi için sırasıyla ve öncelikle yönetim kuruluna … başvuruda bulunması … gerekir. Anılan bu hususlar davanın yasal ön koşulları olup, mahkemece de resen araştırılması icap eder.” (MOROĞLU, s.92).

[26] Y.11.HD. 4.6.1992 gün ve E. 92/1020, K. 92/7385 (MOROĞLU, s.92).

[27] ŞENER, s.469.

[28] Y.11.HD 27.11.1975 T. E.1975/5112 K.1975/6865; “…Belirtilen sayıdaki azınlığa tanınan çağrı olanağının ön koşulu, bu ortakların birlikte hareket etmeleridir. Ortakların birbirinden habersiz ya da bağlantısız olarak ayrı ayrı istemde bulunmaları halinde yasada öngörülen bu zorunlu koşulun gerçekleştiğinden söz edilemez.” (Bu karar için bknz. ŞENER, s.469).