ANONİM VE LİMİTED ŞİRKET HİSSELERİNİN TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 220.MADDESİ KAPSAMINDA KİŞİSEL MAL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ İLE EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN TASFİYESİNDE KİŞİSEL MAL KAVRAMI

Avukat Ali Mert Karakılçık

Türk Medeni Kanununun “Kişisel Mallar” başlığı altında düzenlenen 220.maddesinde; “Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır: 1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri 3. Manevi tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler. şeklinde düzenleme mevcuttur. Yine yasanın 221.maddesinde; “Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.” düzenlemesi bulunmaktadır.

Maddede sözü edilen “mal rejiminin başlangıcı…” düzenlemesinden kastedilen, evlilik birliğinin kurulmasıdır. Evlilik birliği kurulmadan, başka bir anlatımla edinilmiş mallara katılma rejimi yürürlüğe girmeden önce eşlerden birine ait malvarlığı değerleri, o eşin kişisel malı olarak değerlendirilecektir (Prof.Dr.Zafer ZEYTİN, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, 5.Baskı, Ankara 2021, s.120 ; Benzer yönde Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Aile Hukuku, Cilt-II, 18.Baskı, Ankara 2016, s.163).

Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait olan malvarlığı değerinin ne şekilde edinildiğinin önemi yoktur. Hatta evlilik birliğinin kurulmadığı bu dönemde (örneğin nişanlı iken) eşlerden birinin diğer eşin edindiği malvarlığına katkıda bulunması veya malvarlığının tamamının bedelini ödemesi halinde dahi edinilmiş mallara katılma rejimi henüz yürürlüğe girmediğinden, bu malvarlığı diğer eşin kişisel malı olacak, bedelin tümünü veya bir kısmını ödeyen eş şartları var ise genel mahkemelerde diğer eşten alacak talebinde bulunabilecektir. Burada henüz TMK’de yazılı usule göre resmi şekilde evlilik birliği kurulmadan eşlerin fiilen beraber yaşamaları ve hatta bu sürenin uzunca bir süre olmasının da beraber yaşanılan dönemde edinilen malvarlığının kişisel mal sayılıp sayılmaması açısından dahi bir önemi olmayacaktır. Özetle mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait her türlü malvarlığının kişisel mal olacağı kanun gereğidir (Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Aile Hukuku, s.163).

Kişisel mallar, edinilmiş malların aksine, evlilik birliğinin paylaşılması gereken bir edinimi olarak değerlendirilmemektedir. Kişisel mal grubuna ait mal varlığı değerleri, bu değerlerin hizmet ettiği amaç doğrultusunda evlilik birliğine değil sadece eşlere aittir (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Mal Rejimleri Hukuku, 4.Baskı, Ankara 2017, s.326).  Dolayısıyla kişisel mallar, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde diğer eşle paylaşılmadığı gibi, edinilmiş mallara katılma rejimi devam ederek de edinilmiş mallardan farklı olarak (TMK 229’a göre eklenecek değer söz konusu değildir), eşlerin tasarrufuna bırakılmamıştır (Prof.Dr.Zafer ZEYTİN, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, s.166). Yargıtay uygulaması ve doktrinde de aynı görüş hakimdir.

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 20.11.2018 T. 2016/18395 E. 2018/18930 K. Sayılı ilamında; “…EVLENMEDEN SAHİP OLAN PARANIN EVLİLİK BİRLİĞİNİN KURULDUĞU TARİHE KADAR ULAŞTIĞI FAİZLİ DEĞERİYLE BİRLİKTE TMK 220/2 MADDESİ KAPSAMINDA DAVALININ KİŞİSEL MALI OLARAK KABULÜ GEREKİR. … Mahkemece, meskenin tamımı edinilmiş mal kabul edilerek yazılı şekilde alacağa hükmedilmiş ise de, davalı erkeğin, evlenmeden önce sahip olduğu anlaşılan 15.600,00 TL paranın evlilik birliğinin kurulduğu 14.03.2002 tarihine kadar ulaştığı faizli değeriyle birlikte TMK 220/2 maddesi kapsamında davalının kişisel malı olarak kabulü gerekir. Davalının açıklanan kişisel malı sayılacak miktar belirlendikten sonra kanuni düzenlemelere ve Daire’nin yerleşik uygulamasına uygun şekilde davacının katılma alacağının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde delillerin yanılgılı değerlendirilmesiyle hüküm tesisi bozma nedeni yapılmıştır.”  

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 07.02.2006 T. 16726-1095 sayılı ilamında;…Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan mal varlığı değerleri o eşin kişisel malıdır.”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 25.12.2007 T. 1097-17749 sayılı ilamında; “… Katılma alacağı isteğinde ise edinilmiş mal her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir. (TMK m.219/1) Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait mal varlığı değerleri o eşin kişisel malıdır. (TMK m.220/2) Bu ilkeler doğrultusunda tarafların varsa kişisel mallarının katılma alacağı hesabından düşürülmesi, her eşin edinilmiş mallarından bu mallara ilişkin borçların çıkarılması suretiyle artık değerin belirlenmesi ve artık değerin yarısı üzerinde diğer eşin hak sahibi olduğu düşünülmelidir.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 04.07.2019 T.2018/12743 E. 2019/6933 K. Sayılı ilamında; “… Somut olaya gelince; eşler, 27.10.1972 tarihinde evlenmiş, taraflar arasındaki mal rejimi eşlerden Kemalettin Ü.’ün 30.05.2009 tarihinde ölmesi üzerine sona ermiştir. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine karar mal ayrılığı (TMK mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 09.04.2009 T. 871-6748 sayılı ilamı; “… Davaya konu ev ile 2001 model otobüs, edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcından önce, 743 sayılı TMK yürürlükte iken mal ayrılığı dönemde, halen davalı adına kayıtlı olan 2005 model otobüsün ise, rejimin sona ermesinden sonra 17.06.2005 tarihinde edinildiği anlaşıldığına göre, davacının katılma alacağına esas edinilmiş bir malvarlığı bulunmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü doğru olmamıştır…”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 14.11.2006 T. 7898-15585 sayılı ilamında; “… Taşınmaz 1999’da edinildiğine göre edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcında, maliki olan kocanın kişisel malıdır. Davacı bu malın alımına iyileştirilmesine sağladığı katkısı karşılığı iptal ve tescil istediğine göre, davanın yasal dayanağı TMK 227. Maddesidir.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 15.10.2009, 2451-4831 Sayılı kararında; “Taraflar, 21.09.1989 tarihinde evlenmişler, 22.05.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabul ile sonuçlanması üzerine 18.06.2007 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte son bulmuştur. Dava konusu taşınmaz eski MK’nun 170.maddesine göre geçerli olan mal ayrılığı rejimi döneminde 16.08.1993 tarihinde edinilmiştir. Bu dönemde edinilen mallar aksi kararlaştırılmadıkça eşlerin kişisel malları sayılır.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 20.11.2018 T. 2016/18395 E. 2018/18930 K. Sayılı ilamında; “… Dosya kapsamındaki bilgi, belge, tapu kayıtları, banka kayıtları ve bankacı bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, tarafların 14.03.2002 tarihinde evlendikleri, davalının evlenmeden bir sene evvel 25.04.2001 tarihinde 15.600,00 TL parasının olduğu ve bu paranın … bank’ta vadeli hesapta değerlendirildiği, dava konusu meskenin satın alındığı gün olan 23.02.2006 tarihinde davalının banka hesaplarından bu paraların çekildiği sabittir. Mahkemece, meskenin tamamı edinilmiş mal kabul edilerek yazılı şekilde alacağa hükmedilmiş ise de, davalı erkeğin, evlenmeden önce sahip olduğu anlaşılan 15.600,00 TL paranın evlilik birliğinin kurulduğu 14.03.2002 tarihine kadar ulaştığı faizli değeriyle birlikte TMK 220/2 maddesi kapsamında davalının kişisel malı olarak kabule gerekir.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 13.06.2019 T. 2018/551 E. 2019/5850 K. Sayılı ilamıyla onanmasına karar verilen Gaziantep BAM 2.Hukuk Dairesinin 20.11.2017 T. 2017/1412 E. 2017/1558 K. Sayılı ilamında; “Somut uyuşmazlık incelendiğinde, taraflar, 30.05.1997 tarihinde evlenmiş, 16.01.2014 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 19.06.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir. (TMK 225/son), Tasfiyeye konu edilen … ada 500 parsel sayılı taşınmaz evlenme tarihinden önce 24.01.1997 tarihinde davalı tarafından, dava dışı R.’dan ‘… 10.noterliği’nin 2826 yevmiye no’lu düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ile bedeli ödenerek satış alınmış, 19.04.2004 tarihinde tapuda davalı adına tescil edilmiştir. Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tasfiyeye konu … ada 500 parsel sayılı TAŞINMAZ, EŞLER ARASINDA HENÜZ EVLİLİK BİRLİĞİ KURULMADAN 24.01.1997 TARİHİNDE SATIN ALINMIŞ OLUP BEDELİ BU TARİHTE ÖDENMİŞTİR. GERÇEKLEŞEN DURUMA GÖRE DAVA KONUSU TAŞINMAZ DAVALININ KİŞİSEL MALI OLUP, DAVACININ EVLENME TARİHİNDEN SONRA SÖZ KONUSU TAŞINMAZA BİR KATKISI OLDUĞU DA İSPATLANAMAMIŞTIR. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesi doğrudur. Davacının istinaf itirazının reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere, Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE…”

Tüm bu hususlarla birlikte TMK’nın 220.maddesindeki; “Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır: … 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.” şeklinde düzenleme, ikame kuralı olarak adlandırılmaktadır. Kişisel mal olarak sayılan malların yerine geçen değerler, bu bent gereğince kişisel mal sayılmaktadır. Eşler arasında edinilmiş mal niteliğindeki bir malvarlığının elden çıkartılması ve bu malvarlığı değerleri ile yeni bir malvarlığı edinilmesi halinde, yeni edinilen malvarlığı da 4.bent gereğince kişisel mal sayılacaktır (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi Başkanı Fahri AKÇİN, Yargıtay Uygulamasında Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, s.228). Edinilmiş mallara katılma rejiminde ikame ilkesinin düzenlendiği bu hüküm, kişisel mal ile yerine geçen değerin aynı veya benzer bir amaca hizmet etmesini şart koşmamaktadır. Yani yeni edinilen malın hangi mal grubuna ait olduğuna, o malın ediniminde kullanılan mal grubuna bakarak karar verilecektir, yoksa yeni edinilen malın kullanım amacına bakarak değil. Örneğin miras yoluyla eşe kalan taşınmazın satılması halinde elde edilen satış parası, satış parasının harcanması ile edinilen otomobil, ikame ilkesi gereği kişisel mal olacaktır. Elden çıkan kişisel mal ile yerine geçen mal arasındaki değer oransızlığının yerine geçen değerin kişisel mal grubuna özgülenmesinin de kural olarak bir önemi yoktur. Örneğin kişisel mal olan değerli bir takı ile bir sanat eserinin trampa edilmesi halinde, sanat eseri kişisel mal olacaktır (Prof.Dr.Zafer ZEYTİN, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, s.174). Yargıtay uygulaması ve doktrinde de aynı görüş hakimdir;

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 27.10.2016 T. 2015/5015 E. 2016/14592 K. Sayılı ilamında; “…Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu 113 ada 4 parseldeki davalı eş adına kayıtlı payın evlilik tarihinden önce 23.01.1992 tarihinde, diğer dava konusu taşınmazların öncesi olan 216 parselin ise 14.04.1969 tarihinde davalı eş adına tescil edilmiş olup davalının kişisel malı olduğuna, davacının söz konusu malvarlıklarına katkısının kanıtlanmamasına, İKAME KURALI GEREĞİNCE ÖNCESİ KİŞİSEL MAL OLAN MALVARLIĞININ YERİNE KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ SONUCU GEÇEN MALVARLIKLARININ DA TMK’NİN 220/4 MADDESİNE GÖRE YİNE KİŞİSEL MAL SAYILACAĞINA GÖRE yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,..”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 28.03.2018 T. 2016/13869 E. 2018/10165 K. Sayılı ilamında; “… Davacı-birleşen davalı vekilinin banka hesaplarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle, davacı-birleşen davalının … Bank hesabında mal rejiminin sona erdiği tarihte 151.691,31 TL bulunduğu, bu miktarın 13.08.2007 tarihinde açılmış hesaptan geldiği ve edinilmiş mallara katılma alacağı olduğu gerekçesiyle bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmişse de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; 4721 sayılı TMK’nun “kişisel malları” düzenleyen 220.maddesinin 2.bendine göre, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıklı kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri kişisel mal kabul edilir. Aynı maddenin 4.bendine göre de, KİŞİSEL MALLARIN YERİNE GEÇEN DEĞERLER DE KİŞİSEL MAL SAYILIR(İKAME KURALI). Bu kanuni düzenlemelere göre, MAL REJİMİNİN BAŞLANGICINDA EŞLERDEN BİRİNE AİT BULUNAN VEYA BİR EŞİN SONRADAN MİRAS YOLUYLA YA DA HERHANGİ BİR ŞEKİLDE KARŞILIKSIZ KAZANMA YOLUYLA ELDE ETTİĞİ MALIN SATIŞINDAN ELDE EDİLEN GELİR DE KİŞİSEL MAL SAYILIR. 

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 18.01.2010 T. 4410-58 Sayılı ilamında; “…Dosya içeriğine, tapu kayıtlarına ve tanık anlatımlarına göre, davalıya babaannesi … tarafından 30.05.1988 tarihinde devredilen … Köyü 1780 parseli 21.05.2003 tarihinde 4 milyar 200 milyon liraya davalının üçüncü şahsa sattığı, bu satıştan 6 gün sonra 27.05.2003 tarihinde davalının dava konusu … 31313 ada 6 parseldeki 2 numaralı bağımsız bölümü 5 milyar liraya satın aldığı ve dava konusu bu parselin halen davalı adına kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan mal varlığı değerleri o eşin kişisel malıdır.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 15.05.2018 T. 2018/9367 E. 2018/12665 K. Sayılı ilamında; “… Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamında, davalının savunmasında taşınmazın ikame mal olduğunu savunduğu … ili, … ada 6 parsel sayılı 800 m2 tarlayı evlilik tarihinden önce 23.02.2007 davalı …adına satın alındığından kişisel mal olduğu; bu taşınmazın (6 parsel) 12.04.2007 tarihinde …’e satıldığı; tasfiyeye konu edilen Tekirdağ ili … ada … parsel sayılı 801 m2 tarlamım da aynı tarihte (12.04.2007) …’ten davalı …’nın satın alındığı, tapu kayıtlarından ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. O halde, tasfiyeye konu taşınmazın (5 parsel) ve 6 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yer, metrekaresi ve satış değeri değerlendirildiğinde, tasfiyeye konu edilen taşınmazın ikame malın satışı ile alındığı dikkate alınarak, İKAME TAŞINMAZIN DA KİŞİSEL MAL OLDUĞU GÖRÜŞÜ İLE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 30.05.2017 T. 2015/17460 E. 2017/7954 K. Sayılı ilamında; “Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davalının dava dışı evlilik birliğinden önce edindiği kişisel mal niteliğinde olan … ada … parsel 8 no.lu bağımsız bölümü 02.04.2009 tarihinde sattığı, aynı tarihte … Bankası’na 72.000,00 TL para yatırdığı, hesaptaki paranın kişisel malın satışından elde edilen para ile oluştuğu anlaşılmıştır. Kişisel mallar yerine geçen değerler de kişisel mal sayılır. (ikame kuralı) (TMK 220/4.bent). o halde mahkemece, hesaptaki para da kişisel mal olduğundan banka hesabına yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirme ile kabulüne karar verilmesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 11.04.2017 T. 2016/2580 E. 2017/5371 K. Sayılı ilamında; “…Davalı tarafın 60.000,00 TL paranın kaynağının babasına ait bir taşınmazın satımından gelen kişisel malı olduğuna dair savunması, bunu doğrular tanıklar beyanı, dava dışı 8 no.lu meskenin davalının babası adına kayıtlı iken 22.06.2010 tarihinde davalının dayısına, 30.05.2011 tarihinde ise davalının dayısı tarafından dava dışı üçüncü şahsa devrini gösterir tapu kayıtları, 30.05.2011 tarihinde davalı erkeğin İ.bankası hesabına 60.000,00 TL para yatırıldığına ilişkin banka kaydı, bu paranın dava konusu 21 no.lu meskenin satın alındığı 15.07.2011 günü bankadan çekildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde tasfiyeye konu meskenin alımında kullanılan 60.000,00 TL paranın davalının kişisel malı olduğunun kabulü gerekmektedir.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 16.09.2015 T. 12179/16429 Sayılı kararında; …Evlenmeden önce 08.09.1995 tarihinde edindiği anlaşılan dava dışı 13834 ada 42 parsel numaralı taşınmazdaki hissesini 10.09.2004 tarihinde üçüncü kişiye sattığı, bu satış işleminden üç gün sonra da 13.09.2004 tarihinde dava konusu edilen 3 numaralı meskenin satın alınarak davalı adına tapuya tescil olunduğu, davalının bu taşınmazla ilgili olarak kişisel mal iddiasının da bulunduğu, davalının bu taşınmazla ilgili olarak kişisel mal iddiasının da bulunduğu düşünülerek, mahkemece davalının bu savunması üzerinde durulup, dava dışı 42 parsel numaralı taşınmazdaki hissenin kişisel mal olup olmadığının tartışılması, kişisel mal olduğunun kabulü halinde 3 no.lu bağımsız bölümün satın alım tarihindeki rayiç değeri bilirkişi marifetiyle tespit ettirilerek, taşınmazların satın ve alım değerlerinin birbirlerini karşılaması halinde davanın reddine; eğer dava dışı 42 parsel numaralı taşınmazdan elde edilen para dava konusu taşınmazın alımını karşılamıyor ise, bu fark olarak çıkan miktar edinilmiş mallardan karşılamış olacağından, davacının 4721 sayılı TMK’nin ilgili hükümleri gereğince bu miktar içinde katılma alacağının bulunacağı gözetilerek katılma alacağının hesaplanması ile (TMK.m.236/1) gerçekleşecek sonuca göre davanı kabulüne karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.”

Konuya anonim ve limited şirket hisseleri yönünden bakıldığında, öncelikle bu madde başlığı kapsamında hemen ifade etmek gerekir ki; eşlerin evlenmeden önce edindikleri şirket payları kendilerinin kişisel mallarıdır. Zira evlilik öncesi eşler aralarında TMK m.220 b.2’de ifade edildiği şekilde herhangi bir mal rejimi söz konusu değildir. Bu kapsamda eşlerin evlilik öncesi sahip oldukları şirket pay değerlerinin kişisel malı olduğundan hiçbir tartışma bulunmamaktadır (Av.Afet Gülen BÜBERCİ ÇİFÇİ, Anonim ve Limited Şirketlerde Pay, Kar Payı ve Yedek Akçelerin Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Kapsamında Tasfiyesi, 2.Baskı, Ankara 2021, s.77 ; Benzer yönde görüş Türk Medeni Kanunu’nda Düzenlenen Mal Rejimleri, tbbyayinlari.barobirlik.org.tr, Eylül 2019, s.19). Tüm bu hususlarla birlikte şayet eşler 01.01.2002 tarihinden önce evlenmişler, hiçbir mal rejimi sözleşmesi akdetmediklerinden 01.01.2002 tarihine kadar o dönemde yürürlükteki yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimine tabi olmuşlar ve 4722 Saylı Yasa’nın 10/3.maddesi uyarınca 4722 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde mal rejimi sözleşmesiyle 4721 Sayılı Yasa uyarınca yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını düzenlemişler ise 01.01.2002 tarihine kadar “Mal ayrılığı rejimi”ne tabi olacaklar ve bu nedenle de 01.01.2002 tarihine kadar edinilen şirket payları kişisel mal niteliğinde kabul edilecektir (Av.Afet Gülen BÜBERCİ ÇİFÇİ, Anonim ve Limited Şirketlerde Pay, Kar Payı ve Yedek Akçelerin Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Kapsamında Tasfiyesi, s.78 ; Benzer yönde Dr.Öğr.Üyesi Ali Haydar YILDIRIM, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesinde Anonim ve Limited Şirket Paylarıyla İlgili İki Önemli Sorun Sermaye Artırımı ve Payların Değerleme Anı, Araştırma Makalesi, s.1699). Yine, 4721 sayılı yasa yürürlüğe girdikten sonra eşlerce yasal mal rejimi dışında seçilen seçimlik rejime göre kişisel malı olarak kabul edilen şirket payları, sonradan herhangi bir zamanda yasal mal rejimine geçilmesi halinde de kanun gereği kişisel mal niteliğinde kabul edilecektir (Av.Afet Gülen BÜBERCİ ÇİFÇİ, Anonim ve Limited Şirketlerde Pay, Kar Payı ve Yedek Akçelerin Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Kapsamında Tasfiyesi, s.78). Son olarak TMK.m.220 hükmünden hareketle, eşlerin edindikleri şirket paylarının kişisel mal olarak değerlendirilebilecek haller; mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan şirket payları, eşlerden birinin miras ya da herhangi bir karşılıksız kazanma yoluyla edindiği şirket payları, eşlerden birinin kişisel mallarının yerine geçer değer olarak edindiği (pay bedelinin kişisel mallardan karşılandığı) şirket paylar olarak değerlendirilebilir (Av.Afet Gülen BÜBERCİ ÇİFÇİ, Anonim ve Limited Şirketlerde Pay, Kar Payı ve Yedek Akçelerin Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Kapsamında Tasfiyesi, s.77 ; Benzer yönde görüş Ali Ergin ÇELEBİ, Şirketlerde Ortaklık Payı Kazanılmasının Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Eşlerin Malvarlığına Etkisi, tbbdergisi.barobirlik.org.tr, s.443). Ancak şirket hisseleri mal rejiminden önce elde edilmişse kişisel mal sayılıp tasfiyeye tabi tutulmasa da, zaman zaman şirketlerde sermaye artırımına gidildiğine şahit olunmaktadır. Bu durumda şirket hisselerinin değerlerinde artış meydana gelmektedir. Bu ihtimalde her somut olayın özelliğine göre bu değer artışı artık çalışmanın karşılığında elde edilen bir artış olarak nitelendirilebilir ve edinilmiş mal sayılabilir. Hisse devirleri için de aynı şekilde düşünülebilir. Mal rejiminin devamı esnasında hisse devri yapılmışsa, devralan eş açısından bu hisse, edinilmiş mal sayılmalıdır. Ancak bedelsiz bir devir varsa o zaman kişisel maldır (Prof.Dr.Şahin AKINCI, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesinde Karşılaşılan Bazı Meseleler ve Çözüm Önerileri, dergipark.org.tr, s.179). Yine kişisel malların gelirleri edinilmiş mal olduğundan şirketin mal rejiminin devamı esnasında yapmış olduğu kâr edinilmiş mal olarak tasfiyeye tabi tutulacaktır. Bu durumda şirket hisseleri dolayısıyla katılma alacağı talep edilemez. Sadece mal rejiminin başladığı tarihten itibaren, boşanma davasının açıldığı tarihe kadar geçen süre içinde tahsil edilen ve boşanma davası tarihinde tasarruf edilmemiş olan temettülerin yarısı üzerinde katılma alacağı talep edilebilir. Eğer davalı eş, boşanma davası açılmadan önce şirketten temettü almış ve bunları harcamışsa artık harcanan miktar tasfiyeye tabi değildir. Bu kuralın istisnası, TMK. m. 229’da belirtilen tasarruflardır (Prof.Dr.Şahin AKINCI, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesinde Karşılaşılan Bazı Meseleler ve Çözüm Önerileri, dergipark.org.tr, s.178). Bu kapsamda karşımıza şirket değerlemesi sorunu çıkmaktadır. Yargıtay’ın bu konudaki yaklaşımına dair şu kararlar örnek gösterilebilir; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 10.3.2015 Tarihli 2014/15633 Esas 2015/5631 Karar sayılı kararında; “…mahkemece davalının şirketteki payının satış bedelinin yarısı üzerinden davacı lehine katılma alacağına hükmedilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Dava konusu …… üzerindeki davalı payı mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra 27.10.2008 tarihinde devredilmiştir. Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiye anındaki, başka bir anlatımla, açılan davanın karar tarihine en yakın tarihteki değeri esas alınarak hesaplama yapılması gerekmektedir O halde; TMK’nun 235/1. maddesi uyarınca davalının şirketteki payının karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri uzman bilirkişi aracılığı ile belirlenmek suretiyle tespit edilen bu miktar üzerinden davacının katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken, davacı aleyhine olacak şekilde pay devir tarihindeki değerin esas alınması doğru görülmemiştir.” Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 23.6.2015 Tarihli 2015/3085 Esas 2015/13817 Karar sayılı kararında; “…Şirketlerle ilgili tasfiye talebinde bulunulduğunda, şirketlerin nitelikleri ve TMK’nın 235/1.maddesi gözetildiğinde karar tarihine en yakın piyasa sürüm değerlerinin dikkate alınması mümkün olmamaktadır. Hesaplama şirketlerin mal rejiminin sona erdiği tarihteki mal varlıkları üzerinden defter ve belgeleri dikkate alınarak yapılmaktadır. Bu kuralın uygulanması sonucu bulunan miktarın dikkate alınması, gerek karar tarihine en yakın değerin belirlenmesi kuralına, gerekse hak ve nesafete aykırı olacağı anlaşıldığına göre olayda davacı lehine mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla hesaplanan 88.115,95 TL.nin, tasfiye tarihi itibarıyla (karar tarihine en yakın tarih) ulaşacağı, güncelleştirilerek bulunacak miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, davacı aleyhine mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibarıyla bulunan değer üzerinden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Her ne kadar Mahkemenin taleple bağlı kalarak 25.000 TL.ye hükmetmesi sebebiyle bozma sonucu kurulacak hükümde miktarın değişmeyeceği düşünülebilir ise de davacının fazlaya dair haklarının saklı tutulduğu hükümde dikkate alınması gereken 88.115,95 TL.nin davacı lehine değişeceği gözetildiğinde bozmada davacı tarafın hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir.”

Özetle sermaye şirketlerinde şirket hisselerinin kişisel mal ayrımı yapıldıktan sonra yasal mal rejiminin kapsamında girildikten sonraki dönemde, kişisel mal niteliğindeki şirket hissesinin öncesi ve sonrası durumunun ortaya çıkarılması gerekir. Nitekim kişisel mal dahi olsa şirketlerde ödenmemiş kar payı, kullanılabilir iç kaynaklar, sermaye artırım kararları sonrası oluşan özvarlık, şirketin hisse değerindeki artışlar vb durumların, şirket değerlemesinde dikkate alınması gerekir. Kişisel malın gelirinin edinilmiş mal sayıldığına dair değerlendirmenin bu değerlemede de ayrı bir kalem şeklinde hesaplanması gerekir. Ancak şirket hisselerinin kişisel mal olarak değerlendirildiği birtakım Yargıtay kararlarına vurgu yapmakta fayda bulunmaktadır;

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 24.05.2007 T. 6042-8727 sayılı ilamı; “…Toplanan delillerden; tarafların 11.04.1984’te evlendikleri 26.02.2004 tarihinde boşanma davasının açıldığı, tasfiyenin de istendiği, boşanmanın 26.04.2005’te kesinleştiği, mal rejiminin 26.02.2004’te sona erdiği davanın konusunu oluşturan ŞİRKETİN 24.04.2000’DE KURULDUĞU, DAVA KONUSU ŞİRKETE VE OTOMOBİLE DAVACI TARAFINDA MADDİ BİR KATKIDA BULUNMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR. ŞİRKET HİSSESİ KOCANIN KİŞİSEL MALIDIR.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 10.10.2016 T. 2016/15695 E. 2016/13500 K. Sayılı kararında; “… Tasfiyeye konu… Limited şirkete ise, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 08.06.1998 tarihinde kurulmuştur ve kişisel maldır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. (TMK m.179)…  Kişisel mal niteliğindeki şirket üzerinde davacı eşin mal rejiminin tasfiyesi sonucu oluşacak alacak hakkı bulunmamaktadır…”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 21.03.2011 T. 2010/4382 E. 2011/4878 K. Sayılı kararında; “… davacı ve davalının ortak olduğu … şirket 2.1.2001 tarihinde kurulmuştur. Şirketin 1/40 hissesi davacıya, 39/40 hissesi davalıya aittir. Şirketin kurulduğu tarihte taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerlidir. (TMK. Md. 170) Geçerli olan rejim gereği, her birinin mallarının geliri ve kazançları kendilerine aittir. (TMK. Md. 189) Dosyadaki belgelerden davacının Mart 1998’e kadar çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının ortaklıktaki payı dışında şirketin kuruluşuna nakit veya ayni sermaye koyduğuna ve davalıya ait paya katkı sağladığına ilişkin bir delil bulunmamaktadır. İsteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 06.02.2019 T. 2016/20438 E. 2019/1069 K. Sayılı kararında; “… dava konusu… … San. ve Tic. Ltd. Şti ve … Nakl. Müteahhitlik Tic. Ltd. ŞİRKETLERİNE EVLENMEDEN ÖNCE DAVALI EŞ ORTAK OLDUĞUNDAN DAVALININ KİŞİSEL MALIDIR. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. (4721 sayılı TMK. Mad.179). Kişisel mal niteliğindeki şirket üzerinde davacı eşin mal rejiminin tasfiyesi sonucu oluşacak alacak hakkı bulunmamaktadır…”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 22.11.2018 T. 2016/15937 E. 2018/19045 K. sayılı kararında; “… Dava konusu… …. Ltd. Şti eşler arasında evlilik birliğinin kurulmasından önce 08.09.1999 tarihinde kurulmuştur. Anılan şirkette davalı-karşı davacı eşin şirketin kurulmasından itibaren ve evlilik birliğinin devamı süresince %98 hissesi bulunduğu anlaşılmakta olup BU HİSSE DAVALI-KARŞI DAVACININ KİŞİSEL MALIDIR. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. (4721 Sayılı TMK. Mad.179) KİŞİSEL MAL NİTELİĞİNDEKİ ŞİRKET HİSSET HİSSELERİ ÜZERİNDE DAVACI EŞİN MAL REJİMİNİN TASFİYESİ SONUCU OLUŞACAK ALACAK HAKKI BULUNMAMAKTADIR.”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 03.07.2018 T. 2016/4248 E. 2018/14780 K. Sayılı kararında; “… Davalının şirkete evlenmeden önce 03.07.2001 tarihinde ortak olduğu ve şirketteki payının kişisel mal olduğu tartışmasız…”

Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 13.03.2018 T. 2016/14327 E. 2018/9252 K. Sayılı kararında; …davalının eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 1997’de şirkete ortak olurken edindiği hisse ile Daire’nin yerleşmiş uygulamalarına göre aksi ispat edilemediğinden babasından devraldığı ve bağış niteliğinde olan 2007 yılında edinilen hissenin davalının kişisel malı olarak kabul edilmesi gerekirken…”

Son olarak Türk Medeni Kanununun “Yönetim, yararlanma ve tasarruf” başlıklı 223.maddesinde; “ Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Düzenleme kapsamında bir eş, edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcından önce edinmiş olduğu bir taşınmazı ya da ticari işletmeyi, eşinin rızasına hiç de gerek olmaksızın dilediği gibi yönetebilecektir (Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Aile Hukuku, s.160). Yani eş, mülkiyetine sahip bulunduğu bir malı, dilediği üçüncü kişiye dilediği bedelle kirayabilir; devredebilir, tasarrufta bulunabilir (Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Aile Hukuku, s.160). Diğer eşin kira sözleşmesinin kuruluşunda herhangi bir şekilde müdahalede bulunması söz konusu değildir (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi Başkanı Fahri ALÇİN, Yargıtay Uygulamasında Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, s.254).

SONUÇ OLARAK; Evlilik birliği kurulmadan, başka bir anlatımla edinilmiş mallara katılma rejimi yürürlüğe girmeden önce eşlerden birine ait malvarlığı değerleri, o eşin kişisel malı olarak değerlendirilecektir. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait olan malvarlığı değerinin ne şekilde edinildiğinin önemi yoktur. Hatta evlilik birliğinin kurulmadığı bu dönemde (örneğin nişanlı iken) eşlerden birinin diğer eşin edindiği malvarlığına katkıda bulunması veya malvarlığının tamamının bedelini ödemesi halinde dahi edinilmiş mallara katılma rejimi henüz yürürlüğe girmediğinden, bu malvarlığı diğer eşin kişisel malı olacak, bedelin tümünü veya bir kısmını ödeyen eş şartları var ise genel mahkemelerde diğer eşten alacak talebinde bulunabilecektir. Tüm bu hususlarla birlikte TMK’nın 220.maddesindeki; “Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır: … 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.” şeklinde düzenleme, ikame kuralı olarak adlandırılmaktadır. Kişisel mal olarak sayılan malların yerine geçen değerler, bu bent gereğince kişisel mal sayılmaktadır. Eşler arasında edinilmiş mal niteliğindeki bir malvarlığının elden çıkartılması ve bu malvarlığı değerleri ile yeni bir malvarlığı edinilmesi halinde, yeni edinilen malvarlığı da 4.bent gereğince kişisel mal sayılacaktır. Konuya anonim ve limited şirket hisseleri yönünden bakıldığında, öncelikle bu madde başlığı kapsamında hemen ifade etmek gerekir ki; eşlerin evlenmeden önce edindikleri şirket payları kendilerinin kişisel mallarıdır. Zira evlilik öncesi eşler aralarında TMK m.220 b.2’de ifade edildiği şekilde herhangi bir mal rejimi söz konusu değildir. Bu kapsamda eşlerin evlilik öncesi sahip oldukları şirket pay değerlerinin kişisel malı olduğundan hiçbir tartışma bulunmamaktadır. Son olarak Türk Medeni Kanununun “Yönetim, yararlanma ve tasarruf” başlıklı 223.maddesinde; bir eş, edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcından önce edinmiş olduğu bir taşınmazı ya da ticari işletmeyi, eşinin rızasına hiç de gerek olmaksızın dilediği gibi yönetebilecektir.