DAR YETKİLİ İCRA HUKUK MAHKEMELERİNDE TANIK VE YEMİN DELİLİNE BAŞVURULAMAMASI

Avukat Ali Mert Karakılçık

Doktrinde ifade edildiği üzere icra mahkemeleri özel görevli mahkemeler olmakla birlikte, diğer mahkemelerden farklı olan bazı yönleri vardır. Örneğin icra mahkemesinin görevleri arasında yer alan ve alacağın esasına ilişkin konulardaki görevlerinden birisi olan itirazın kaldırılması davasında, icra mahkemesi o takip bakımından bir karar verirken, diğer mahkemeler gibi HMK’da öngörülen her türlü delili (bilirkişi, tanık veya yemin gibi) kullanma olanağına sahip değildir. Nitekim icra işlerinin gerektirdiği hız bakımından icra mahkemelerinin, elinde kanunun öngördüğü bazı güçlü delillere (belgelere; m.68, 68b) sahip olan tarafa üstünlük tanıyarak karar vermesi esası benimsenmiştir (Prof.Dr.Ramazan ARSLAN – Prof.Dr. Ejder YILMAZ – Prof.Dr. Sema TAŞPINAR AYVAZ – Doç.Dr. Emel HANAĞASI, İcra ve İflas Hukuku, 6.Baskı, Ankara 2020, s. 66).

Tekraren belirtmek gerekir ki icra mahkemeleri esas itibariyle sınırlı inceleme yapmaktadır. Bu nedenle borca itiraz davalarında da borca itiraz sebeplerini incelerken tanık dinleyemez, taraflara yemin teklif edemez ve tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptıramaz. (Av.Talih UYAR, İcra ve İflas Kanunu Şerhi, Cilt-9, 2.Baskı, Ocak 2008, s.14484). Borçlu da bu mahkemelerde borcu olmadığını veya borcun itfa veya imhal edildiğini, tanık veya yemin ile ya da alacaklının defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması talebiyle ispat edemez (Yargıtay Üyesi Mahmut COŞKUN, Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Baskı, Ankara 2015, s. 783). Zira borçlu, bu dava türünde de borcunun olmadığını veya itfa veya imhal edildiğini (ertelendiğini) resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlamakla yükümlüdür (Doç. Dr. Adnan DEYNEKLİ, İİK Şerhi Madde 100-176b, Cilt-3, Ankara 2007, s.4004).

Bu çerçevede kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte itiraz yargılaması belirli delillerle yürütülür (İİK m.169/a, I). Borçlu, borcu olmadığını ya da borcunu itfa ettiğini veya ertelendiği yahut alacağın zamanaşımına uğradığını resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat etmelidir. Aynı şekilde, alacaklı da alacağını belirtilen belgelerle ispat etmelidir. Bu bağlamda, icra mahkemesi, resmî veya imzası ikrar edilmiş belgeye bağlanmamış veya bağlanması mümkün olmayan itirazları inceleyemez (Seda KAYNAK, Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yoluyla Takipte İtiraz Yargılaması, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2016, s.175).

Dolayısıyla icra mahkemesi, incelemesini “basit yargılama usulüne” (HMK.m.316 vd.; İİK.m.18/I) göre ve fakat mutlaka duruşmalı olarak (İİK. m. 70) yapar. İcra mahkemesi incelemesini yalnız dosyaya sunulmuş olan yazılı delillere göre (bu deliller üzerinde) gerçekleştirir ve -kural olarak- tanık, yemin deliline başvuramayacağı gibi, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptıramaz. Bu nedenle, icra mahkemeleri uygulamada “kısıtlı (dar) yetkili mahkeme” olarak nitelendirilir. Çünkü; önündeki uyuşmazlığı çözebilmek için tanık dinleyemeyen, yemin deliline başvuramayan, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptıramayan hakimin verdiği karar HMK.m.333 kapsamında kesin hüküm teşkil etmez.

Yargı uygulamasında da aynı görüş hakimdir. Nitekim yargı kararlarında icra mahkemelerinin genel olarak icra ve iflas takibi sırasında doğan uyuşmazlıkları sınırlı ve biçimsel olarak incelemeye ve karara bağlamaya yetkili olduğu, genel mahkemeler gibi geniş yetkili sayılmadığı, bu mahkemelerde kural olarak tanık dinlenemeyeceği, yemin teklif edilemeyeceği, bilirkişi incelemesine başvurulamayacağı (Ankara BAM.19.HD. 18.6.2020 T. 2018/3764 E. 2020/1177 K. ; Gaziantep BAM 12.HD. 4.11.2020 T. 2019/2446 E. 2020/1719 K.), icra mahkemelerinde kural olarak tanık dinlenemeyeceğinden ve yemin teklif edilemeyeceğinden borca itirazın İİK.’nın 169/a maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği, İİK.’nın 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmasının zorunlu olduğu (Ankara BAM.19.HD. 7.3.2019 T. 2018/497 E. 2019/568 K.), borca itiraz davalarında borçlunun itirazının İİK’nun 169/a-l.maddesinde belirtilen belgelerden biri ile ispatlayamaması nedeni ile davanın reddi gerekirken icra hukuk mahkemesinde yemin teklif edilemeyeceği gözetilmeden yemin talebinin usulüne uygun olmadığından bahisle davanın reddi kararının isabetsiz olduğu (Y.12.HD. 29.9.2015 T. 2015/10883 E. 2015/22374 K. Y.12.HD. 2011/3882 E. 2011/19797 K. ; Y.12.HD. 2015/10883 E. 2015/22374 K. ; Y.12.HD. 25.11.2013 T. 2013/30152 E. 2013/37265 K. ; Y.12.HD. 19.11.2013 T. 2013/27992 E. 2013/36727 K. ; Y.12.HD. 15.12.2006 T. 2007/6231 E. 2007/8894 K.), Tanık dinletilmek suretiyle sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu (Y.12.HD. 11.6.2004 T. 10471 E. 14819 K.) sıklıkla vurgulanmaktadır.

SONUÇ OLARAK; icra mahkemeleri özel görevli mahkemeler olmakla birlikte, diğer mahkemelerden farklı olan bazı yönleri vardır. Örneğin icra mahkemesinin görevleri arasında yer alan ve alacağın esasına ilişkin konulardaki görevlerinden birisi olan itirazın kaldırılması davasında, icra mahkemesi o takip bakımından bir karar verirken, diğer mahkemeler gibi HMK’da öngörülen her türlü delili (bilirkişi, tanık veya yemin gibi) kullanma olanağına sahip değildir. Dolayısıyla icra mahkemesi, incelemesini “basit yargılama usulüne” göre ve fakat mutlaka duruşmalı yapar. İcra mahkemesi incelemesini yalnız dosyaya sunulmuş olan yazılı delillere göre gerçekleştirir ve -kural olarak- tanık, yemin deliline başvuramayacağı gibi, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptıramaz. Bu nedenle, icra mahkemeleri uygulamada “kısıtlı (dar) yetkili mahkeme” olarak nitelendirilir. Çünkü; önündeki uyuşmazlığı çözebilmek için tanık dinleyemeyen, yemin deliline başvuramayan, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptıramayan hakimin verdiği karar HMK.m.333 kapsamında kesin hüküm teşkil etmez.