ESAS SERMAYE SİSTEMİNE GÖRE KURULMUŞ ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE ARTIRIM KARARLARININ DÜRÜSTLÜK KURALINA AYKIRILIĞI NEDENİYLE İPTALİ

Av.Ali Mert KARAKILÇIK

A. SERMAYE ARTIRIM SEBEPLERİ

 Anonim ortaklıkta sermaye artırım kararı alınmasının bazı sebepleri vardır.  Bu sebepler sınırlı sayıda olmamakla birlikte başlıca sebep, finansal nitelikli olup ortaklık tüzel kişiliğinin faaliyet alanında ortaya çıkan sermaye ihtiyacını karşılama amacı güder[1]. Yine işletme borçlarının ödenmesi, şirketin mali yapısının düzeltilmesi, sermaye indirimini önlemek, ortaklık borçlarını sermayeye dönüştürmek amaçlarıyla da sermaye artırım kararı alınabilir[2].

B. SERMAYE ARTIRIMININ ÖN KOŞULLARI

 Sermaye artırımı, anonim ortaklıkta bir ana sözleşme değişikliğidir. TTK’da ana sözleşme değişiklikleri 452 ile 455’inci maddeler arasında düzenlenmiştir. Ancak TTK, esas sermaye artırımları için özel ve ayrıntılı başka düzenlemeler de getirmiştir. Sermaye artırımı için ortak hükümler yasanın 456 ve 457’nci maddelerinde düzenlenmiştir. Esas sermaye sistemine tabi anonim şirketler için ilk özel düzenleme yasanın 459’uncu maddesidir.

Esas sermaye sisteminde sermaye artırımı için ön koşul TTK’nın 456/1’inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda iç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdi bedellerinin tamamı ödenmeden dış kaynaklardan sermaye artırım kararı alınamaz. Ancak düzenleme sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olmasının sermaye artırımını engellemeyeceğini belirtmiştir. Düzenlemenin ikinci fıkrası esas sermaye sisteminde artırım kararının 459’uncu maddeye göre genel kurul tarafından, kayıtlı sermaye sisteminde ise 460’ıncı maddeye göre yönetim kurulu tarafından alınacağını da hükme bağlamıştır.

Sermaye artırım kararı, genel kurul karar tarihinden itibaren üç ay içinde ilgili ticaret sicil müdürlüğüne tescil edilemediği takdirde, alınan karar geçersiz hâle gelecektir.

Esas sermaye artırım kararlarının temel şeklini, olağan sermaye artırımı oluşturmaktadır[3].

Esas sermaye sisteminde sermaye artırımı bir sözleşme değişikliği olduğundan yukarıda da belirtildiği gibi TTK’nın 456/2 yollamasıyla 459’uncu maddesine göre genel kurul tarafından karar verilir. TTK’nın ana sözleşme değişikliğine ilişkin usul ve esaslar sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararlarına da uygulanır.

Sermaye artırım kararı öncesinde yönetim kurulu tarafından öncelikle sermayeye ilişkin ana sözleşme maddesinin tadil metni hazırlanacaktır. Bu tadil metni mevcut ana sözleşme maddesi ve değişiklik sonrası oluşturulması istenen sözleşme maddesini içermelidir.

Sermaye artırım kararına gündemiyle toplanacak genel kurulun toplantı ve karar nisabı TTK’nın 421’inci maddesinde düzenlenmiştir. Düzenleme gereği kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren veya nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersizdir.

Şayet ikinci toplantıda da yetersayı sağlanamazsa ne olacağı yasada düzenlenmemiştir. Bu durumda başa dönülmesi gerekmektedir[4].

Genel kurul tarafından sermaye artırım kararı alındıktan ve gerekiyorsa imtiyazlı pay sahipleri özel kurulu bu kararı onayladıktan sonra TTK’nın 459/1’inci maddesi kapsamında artan sermaye taahhüt edilir. Kanun koyucu bunu iştirak taahhüdü olarak adlandırmaktadır. İştirak taahhüdü ana sözleşme değişikliği ile birlikte ya da ayrı bir iştirak taahhütnamesi ile taahhüt edilir. Yasanın ikinci fıkrasında vurgulandığı üzere iştirak taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin 461 inci madde çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak yapılır. İştirak taahhütnamesi, taahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye artırımı belirtilerek; taahhüt edilen payların sayılarını, itibarî değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içerir. İştirak taahhüdü ayni olabileceği gibi nakdi de olabilir. Nitekim kanun koyucu iştirak taahhüdüne kuruluş kurallarının uygulanacağını belirtmiştir (TTK.m.459)[5]. Bu kapsamda ayni sermaye getirilmesi halinde TTK’nın 342’nci maddesi kapsamındaki sınırlamalara dikkat edilmeli, değerlemeye ilişkin 343’üncü madde hükmü uygulanmalıdır. Yine nakdi sermaye taahhüt edilmesi halinde TTK’nın 459/3’üncü maddesi yollamasıyla 344 ve 345’inci maddeleri uygulama alanı bulacak, sermayenin dörtte biri peşin olarak bankadaki bir blokeli hesaba yatırılacak, dörtte üçü ise sermaye artırım kararının ticaret sicile tescilini izleyen yirmi dört ay içerisinde ödenmelidir. Bankada bloke altında tutulacak bedel, anonim ortaklık adına olmalıdır[6].

TTK’nın 457/1’inci maddesi kapsamında sermaye artırım kararı sonrası yönetim kurulu bir beyanda bulunur. Bu beyan TTK’nın 349’uncu maddesinde yer alan kurucular beyanı ile benzer niteliktedir[7]. Bu husus aşağıda detaylı şekilde açıklanmıştır.

Yasanın 456/3’üncü maddesi ile sermaye artırım sürecinin kısa sürede bitirilmesi amaçlanmaktadır[8]. Bu kapsamda sermaye artırımına ilişkin genel kurul karar tarihinden itibaren üç ay içerisinde artırım kararı ticaret sicile tescil edilmediği takdirde genel kurul kararı geçersiz sayılır. Bu ihtimalde iştirak taahhütlerinin peşin yatırılan kısımları taahhüt edenlere iade edilir.

Yasa koyucu TTK’nın 456/4’üncü maddesi ile TTK’nın 353, 354 ve 355/1’inci maddelerinin kıyasen uygulanacağını belirtmektedir. Bunun sonucu olarak da sermaye artırım kararının tescili üzerinden 3 ay geçmesi üzerine TTK’nın 353/1 gereğince tüm hukuka aykırılıklar iyileşecektir[9].

Bu genel açıklamalardan sonra sermaye artırımının ön koşulları aşağıda detaylı şekilde açıklanmıştır;

  1. PAY TAAHHÜTLERİNİN TAMAMI YERİNE GETİRİLMİŞ OLMALIDIR

TTK’nın 456/1’inci maddesi gereği iç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırım kararı alınamaz. Ancak sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez. Düzenlemenin amacı anonim ortaklığın ihtiyaç duyduğu sermayenin öncelikle ortakların katılma paylarından sağlanması gerektiğine ilişkin düşüncedir[10].

Sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarın miktarı, yasada net olarak ifade edilmemiştir. Ancak bu bedel her halükarda sermaye artırım kararı alınması akabinde pay sahiplerinin ödemekle yükümlü olduğu miktarla birlikte ödenmelidir [11]. Yasada bahsi geçen bu ön şart, yalnızca dış kaynaklardan sermaye artırımı kararı alınması halinde geçerlidir. İç kaynaklardan gerçekleştirilecek sermaye artırımlarında bu kural uygulanmaz. Yine sermayenin ödenmiş olması ön koşulu, pay sahiplerince ortaklığa konulması taahhüt edilen nakdi, ayni ve diğer hakların tamamını kapsar. Fakat ayni sermaye artırımı tek seferde ifa edilmesi zorunlu olan ve kuruluş ya da genel kurulun sermaye artırım kararının ticaret sicile tescili ile muaccel hale geleceğinden bu ön koşulun ayni sermaye artırımından kaynaklanan borçlara uygulanması mümkün değildir[12].

Yasada belirtilen bu ön koşula uyulmaksızın sermaye artırım kararı alınması halinde genel kurul kararı ve bu karara dayanılarak yapılan işlemler batıldır[13].

  1. BİLANÇODA SERMAYEYE EKLENMESİNE MEVZUATIN İZİN VERDİĞİ FONLAR BULUNMALIDIR.

TTK’nın 462/3’üncü maddesi gereği bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Gerek bu fonların sermayeye dönüştürülmesi gerekse de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Düzenleme kapsamında sermaye artırım kararı, genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin ticaret sicile tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.

Bilançoda sermayeye eklenebilecek fon varken ya da böyle bir fonun hesaplanıp bilançoya eklenmesi mümkünken önce nakdi sermaye artırımı yoluna gidilerek ve artırım miktarını yüksek tutarak bu artırımla mali durumu iyi olmayan pay sahiplerinin katılmasının engellenmesinin amaçlanması, sermaye artırım kararının batıl olması sonucunu doğurur[14].

C. SERMAYE ARTIRIMINDA YÖNETİM KURULUNUN BEYANI

 TTK’nın 457’nci maddesi kapsamında yönetim kurulu tarafından sermaye artırımının türüne göre bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde verme ilkesine göre bir beyan imzalanır. Bu beyanda şu hususlar bulunur;

a) Nakdî sermaye konuluyorsa; artırılan kısmın tamamen taahhüt edildiği, kanun veya esas sözleşme gereğince ödenmesi gerekli tutarın ödendiği;

b) Ayni sermaye konuluyor veya bir ayın devralınıyorsa bunlara verilecek karşılığın uygun olduğu, devralınan ayni sermaye, aynın türü, değerlendirmenin yöntemi, isabeti ve haklılığı;

c) Bir borcun takası söz konusu ise, bu borcun varlığı, geçerliliği ve takas edilebilirliği; sermayeye dönüştürülen fonun veya yedek akçenin serbestçe tasarruf olunabilirliği; gerekli organların ve kurumların onaylarının alındığı; kanuni ve idari gerekliliklerin yerine getirildiği; rüçhan hakları sınırlandırılmış veya kaldırılmışsa bunun sebepleri, miktarı ve oranı; kullanılmayan rüçhan haklarının kimlere, niçin, ne fiyatla verildiği hakkında belgeli ve gerekçeli açıklamalar yer alır.

d) İç kaynaklardan yapılan sermaye artırımının hangi kaynaklardan karşılandığı, bu kaynakların gerçekliği ve şirket malvarlığı içinde var oldukları konusunda garanti verildiği,

c) Şartlı sermaye artırımının ve uygulamasının kanuna uygunluğu.

Özetle sermaye artırım kararı alınabilmesi için izlenecek prosedür şu şekildedir; yönetim kurulu tarafından sermaye artırımı çerçevesinde, esas sözleşmenin sermayeyi düzenleyen hükmüne ilişkin yeni sermaye tasarısı kararı alınır ve genel kurul toplantıya çağırılır. Akabinde genel kurul tarafından sermayeye ilişkin ana sözleşme maddesinin değişikliğine ilişkin tadil metni karara bağlanır. Gerekli olduğu takdirde imtiyazlı pay sahipleri özel kurulundan izin alınır. Yönetim kurulu tarafından TTK’nın 457’nci maddesi kapsamında beyan verilir, son olarak TTK’nın 456/3’üncü maddesi çerçevesinde sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının tescili için ticaret sicil müdürlüğüne karar tarihinden itibaren üç ay içinde başvuru yapılır[15].

D. RÜÇHAN HAKKI

Rüçhan hakkı TTK’nın 461’inci maddesinde düzenlenmiştir. Düzenlemenin birinci fıkrası kapsamında her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haizdir.

Düzenlemenin ikinci fıkrası pay sahibinin rüçhan hakkının sınırlandırılması ve kaldırılmasına ilişkin düzenleme içermektedir. Buna göre genel kurulun, sermayenin artırımına ilişkin kararı ile pay sahibinin rüçhan hakkı, ancak haklı sebepler bulunduğu takdirde ve en az esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oyu ile sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle, halka arz, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep kabul olunur. Rüçhan hakkının sınırlandırılması ve kaldırılmasıyla, hiç kimse haklı görülmeyecek şekilde, yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz. Nisaba ilişkin şart dışında bu hüküm kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararına da uygulanır. Yönetim kurulu, rüçhan hakkının sınırlandırılmasının veya kaldırılmasının gerekçelerini; yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının sebeplerini; primin nasıl hesaplandığını bir rapor ile açıklar. Bu rapor da tescil ve ilan edilir.

Düzenlemenin üçüncü fıkrası kapsamında yönetim kurulunun yeni pay alma hakkının kullanılabilmesinin esaslarını bir karar ile belirlemesi ve bu kararda pay sahiplerine en az onbeş gün süre vermesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Yargıtay uygulamasında yönetim kurulunun alacağı bu kararın eşitlik ilkesine aykırı olamayacağı ifade edilmiştir. Düzenlemede geçen on beş günlük süre en az süre olup uzatılması yönetim kurulunun takdirindedir[16]. On beş günlük süre yönetim kurulu kararının ticaret sicil gazetesinde ilanı ile başlar ve rüçhan hakkı kullanılmazsa hak düşer[17].

Düzenlemenin dördüncü fıkrası ile rüçhan hakkının devredilebileceği, beşinci fıkrası ile şirketin rüçhan hakkı tanıdığı pay sahiplerinin bu haklarını kullanmalarının nama yazılı hisse senetlerinin bağlam kuralına tabi olduğu ileri sürülerek engellenemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Özetle anonim ortaklıklarda dış kaynaklardan sermaye artırım süreçlerinde azınlık ortakların haklarını koruma amacıyla yasa koyucu rüçhan hakkını tanımıştır. Rüçhan hakkı, pay alma hakkı olarak da ifade edilebilir.

Rüçhan hakkı kendi başına ortaklıktan doğan bir hak değildir. Bu hakkın oluşması için ortaklığın sermaye artırım kararı alması gerekmektedir. Rüçhan hakkının amacı sermaye artırımı nedeniyle ortakların ortaklıktaki durumunun kötüleşmesine engel olmak, ortakların mevcut durumunu korumaktır[18].

Yasanın 461/1’inci maddesi kapsamında her ortak, sahip olduğu pay miktarını ispatlamakla yükümlüdür[19]. Zira sermaye artırımı sonrasında yeni pay talebi bu paya oranla talep edilebilecektir. Rüçhan hakkı, ortaklar tarafından tek taraflı irade beyanı ile kullanılır[20]. Bu hakkın kullanılması ortaklığın kabulüne bağlı değildir.

Yönetim kurulu TTK’nın 461/3’de öngörülen kurallara uymaz ve pay sahibi rüçhan hakkını kullanamazsa pay sahibi oluşacak zararının giderilmesini TTK’nın 553’üncü maddesi kapsamında yönetim kurulu üyelerinden talep edebilir[21]. Yine pay sahibi sermaye artırımı sonrası oluşacak yeni paylar henüz ortaklığın elinde ise ortaklığa karşı ifa davası da açabilir[22].

E. İÇ KAYNAKLARDAN SERMAYE ARTIRIMI

Esas sermaye sistemine tabi anonim ortaklıklarda sermaye artırımı sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı ve iç kaynaklardan sermaye artırımı olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilir. Sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı, nakdi artırım, ayni artırım ya da hem nakdi hem de ayni sermaye konularak artırım şeklinde gerçekleştirilebilir. İç kaynaklardan sermaye artırımı da sadece iç kaynaklardan sermaye artırımı gerçekleştirilebileceği gibi hem iç kaynaklardan hem de sermaye taahhüt edilerek gerçekleştirilebilir[23].

Nakdi taahhütte bulunarak sermayenin artırılması ise, sermayenin genel kurul tarafından belirlenen yeni rakama yükseltilmesi demektir. Bu yolla gerçekleştirilen artırımda yeni paylar çıkarılabileceği gibi mevcut payların itibari değeri de artırılabilir[24].

Mevcut payların itibari değerinin yükseltilmesi suretiyle sermaye artırımı ise TTK’da özel olarak düzenlenmemiştir. Ancak yasanın 421/2-a bendi esas alınarak bu yöntemin varlığı sonucuna varılmaktadır.

İç kaynaklardan sermaye artırımı TTK’nın 462’nci maddesinde düzenlenmiştir. Düzenlemenin birinci fıkrası kapsamında esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilir.

İkinci fıkra kapsamında sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve “yönetim kurulunun” vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun (“yönetim kurulu” tarafından onaylanmış olması şarttır.

Düzenlemenin üçüncü fıkrası anonim ortaklığın seçeceği sermaye artırım yönteminin sınırlarını çizmektedir. Bu kapsamda bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.

F. SERMAYE TAAHHÜDÜ YOLUYLA SERMAYE ARTIRIMI

Esas sermaye sisteminde sermaye taahhüdü yoluyla artırım TTK’nın 459’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Düzenlemenin birinci fıkrası kapsamında artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamının ya değişik esas sözleşmede ya da iştirak taahhütnamelerinde taahhüt edileceği belirtilmiştir.

İkinci fıkra ile iştirak taahhüdünün, yeni pay almaya ilişkin 461 inci madde çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak yapılması gerektiği ifade edilmiştir. İştirak taahhütnamesi, taahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye artırımı belirtilerek; taahhüt edilen payların sayılarını, itibarî değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içermelidir.

Düzenlemenin üçüncü fıkrası bu tür sermaye artırımında nakdî sermaye taahhüdüne 341 inci, ayni sermaye konulmasına 342 ve 343 üncü, bedellerin ödenmesine 344 ve 345 inci, halka arz edilecek paylara 346 ncı, ihraç edilecek paylara 347 nci madde kıyas yoluyla uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

G. PAYLARIN İTİBARİ DEĞERİNİN YÜKSELTİLMESİ SURETİYLE SERMAYENİN ARTIRILMASI

Mevcut payların itibari değerlerinin yükseltilmesi suretiyle sermaye artırımı TTK’da özel olarak düzenlenmemiştir. Ancak TTK’nın 421/2-a bendinde geçen “Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlar” ifadesinden bu tür bir sermaye artırım kararı alınabilmesi mümkündür[25]. Uygulamada bu tip sermaye artırımına çok az rastlanmaktadır.

Bu sermaye artırım türü, yeni sermaye taahhüt ederek yapılan artırım ile benzerdir. Ancak bazı yönleriyle farklılıkları vardır. Bu yöntem diğer sermaye artırım kararlarının esas sözleşme değişikliği niteliği taşıdığı kuralının aksine yalnızca esas sermaye artırım niteliği taşır[26]. Bu yöntem halka kapalı anonim şirketlerde uygulanmaktadır. Teorik olarak halka açık anonim şirketlerde de uygulanması mümkün fakat pratikte mümkün değildir.

Bu sermaye artırım yönteminde pay sahiplerinin konumu değişmemekte sadece payların itibari değeri değişmektedir.

H. SERMAYE ARTIRIM KARARININ İPTALİ YA DA BUTLANININ SONUÇLARI

SERMAYE ARTIRIM KARARI TİCARET SİCİLİNE TESCİL EDİLMEMİŞSE

Anonim şirket genel kurulunun sermaye artırımına ilişkin kararına karşı dava açılmış ve mahkemece tedbiren kararın tescil edilmemesine karar verilmişse sermaye artırımına dair işlemler tamamlanmamış, genel kurul aşamasında kalmış demektir[27]. Karar tescil edilmediğinden dış ilişkide etkili olması da söz konusu değildir. Mahkemece butlan ya da iptal kararı verilmesiyle karar tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar. Bu durumda iştirak taahhüdünü peşinen ödeyenlere bu ödemenin iadesi faizi ile birlikte gerçekleştirilmelidir[28].

SERMAYE ARTIRIM KARARI TİCARET SİCİLİNE TESCİL EDİLMİŞSE

Sermaye artırım kararı ticaret siciline tescil ve ilan edilmişse sermaye artırım işlemi kesinleşmiş demektir. Ancak kararın tescilinden sonra açılan dava sonucunda iptal ya da butlan kararı verildiği takdirde karar geriye etkili olarak ortadan kalkacaktır[29].

Mahkemece sermaye artırım kararının iptali ya da butlanına karar verildikten sonra ortaklık yapısı da eski haline döner. Zira artırım kararı ile çıkarılan yeni paylar da geçersiz hale gelecektir[30].

TTK’nın 450’nci maddesi gereği genel kurul kararlarının butlanı ya da iptaline karar verilmesi halinde mahkeme kararı bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. Zira iptal kararları bozucu yenilik doğuran kararlardır. Geriye etkili nitelik taşıyan iptal kararları sonucu genel kurulca hiç karar verilmemiş sonucu ortaya çıkar. Ancak ticaret sicile tescil edilmiş genel kurul kararları mahkemece iptal edilinceye kadar geçerli sayılacağından bu karara dayarak yapılan işlemlerden iyi niyetli üçüncü kişiler elde ettikleri haklarını korur[31].

SERMAYE ARTIRIM KARARLARININ DÜRÜSTLÜK KURALINA AYKIRILIĞI NEDENİYLE İPTALİ

Esas sermaye sistemine tabi anonim ortaklıklarda sermaye artırım kararı bir esas sözleşme değişikliğidir. Bu işlemde önemli olan husus sermaye artırımının, şirketin sermaye ihtiyacından çok, pay sahiplerini zarara uğratmak ve onların şirketteki kar, tasfiye payı ve oranlarını azaltmak maksadıyla yapılıp yapılmadığıdır. Nitekim anonim ortaklık, herkesin yararına ortaklık amacını gerçekleştirmek için, kaçınılmaz ayrılıklar dışında, tüm pay sahiplerine eşit davranmak zorundadır.

Gerek işbu çalışmamızın birinci bölümünde yer alan genel kurul kararlarının geçersizliğine ilişkin acıkmalarımız gerekse de sermaye artırımına ilişkin ikinci bölümdeki açıklamalarımız kapsamında anonim ortaklık sermaye artırım kararlarının dürüstlük kuralına aykırılık halleri şu şekilde özetlenebilir;

İhtiyaç olduğu belgelendirilmediği halde kısa süre içinde birden çok kez sermaye artırım kararı alınarak azınlığın ya da küçük pay sahiplerinin şirket içerisindeki haklarının kısıtlanması ya da ellerinden alınması halinde de dürüstlük kuralına aykırı kararın var olduğu kabul edilir[32].

Şirketin sermaye yapısı gerektirmediği halde azlığın şirketteki sermaye ve pay oranlarını küçültmek amacıyla alınan sermaye artırım kararı dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle iptal edilebilir.

Ortaklığın sermaye yapısı gerektirmediği halde yeterli ekonomik gücü ya da nakit gücü bulunmayan pay sahiplerinin ortaklıktaki sermaye ve pay oranlarını düşürmek amacıyla alınan sermaye artırma kararı TTK’nın 456 vd maddeleri kapsamında dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle iptale tabi bir karardır[33].

Sermaye artırım kararı sonrası yeni çıkarılan payların alınması hususunda gerekli olmadığı halde bazı pay sahiplerine kısıtlama getiren kararlar, iç kaynaklardan sermaye artırımında pay sahiplerinin yeni çıkarılacak paylardan payları oranında olmaları gereğine aykırı kararlar eşitlik ilkesine aykırılık nedeniyle iptale tabi kararlardır[34].

Yine sermaye artırım kararı ile doğrudan ilişkili olan rüçhan hakkının haklı (objektif) bir gerekçe olmaksızın pay sahipleri arasında eşit işlem ilkesine aykırı bir şekilde sınırlandırılması ya da kaldırılması halinde pay sahiplerince dürüstlük kuralına aykırılık gerekçesiyle alınan genel kurul kararının iptali talep edilebilir[35].

Yine esas sözleşme değişikliği ile sermaye artırım kararı sonrası artırılan sermayenin bir kısmının daha önce şirketten alacaklı olan ortakların bu alacaklarına mahsup edilmesi kalan kısmın ise belirtilen vadelerde ortaklardan tahsil edilmesine dair karar bir kısım ortakların sermaye borcunu peşin ödemesi diğer kısmının ise belli vadede ödemesi sonucunu doğuracağından ortaklar arasında eşitsizliğe neden olur ve iptale tabidir[36].

İç kaynaklardan sermaye artırımı gerçekleştirilerek pay sahiplerine ödemesiz pay senedi verilmesi mümkün iken önce dış kaynaklardan sermaye artırımına gidilerek mali gücü zayıf olan ortakların şirketteki mevcut paylarını düşürme amacı güden kararlar, hakların sakınılarak kullanılması ilkesine aykırı olduğu için iptal edilebilir[37]. Yargıtay da genel kurul iptal davalarına ilişkin kararlarında hakların sakınılarak kullanılması ilkesine vurgu yaptığı görülmektedir[38]. Doktrinde ihtiyaç olmadığı halde esas sermayesinin artırıldığı durumlarda azınlık pay sahiplerinin ya da iktisaden zayıf pay sahiplerinin yeni paylardan mevcut payları oranında alımının engellenmesi ve bu suretle pay oranlarını düşürme kastı güden kararlar belirtilen ilkeye aykırı olduğundan iptale tabi olduğuna dair görüş mevcuttur[39].

Anonim ortaklıklarda sermaye artırımı bir esas sözleşme değişikliği olduğundan TTK’nın 412/1’inci maddesi kapsamında ağırlaştırılmış yetersayılarla karar alınması gerekir. Bu tür bir esas sözleşme değişikliğinin gerçekleştirilmesi sırasında azınlıkla çoğunluk arasında menfaat ihlali çıkabilir. Bu kapsamda çoğunluğu elinde bulunduran pay sahipleri ortaklık sermayesini ihtiyacın çok üstünde artırmak isteyerek azınlığı ya da ekonomik olarak zayıf durumda olan diğer pay sahiplerini yeni paylardan mevcut hisseleri oranında almalarını engelleyebilir. Bu ihtimalde azınlığın ve diğer pay sahiplerinin rüçhan hakkının kullanılması engellenmiş sayılacağından alınacak sermaye artırım kararının iptali gerekir[40]. Bu tip bir durumda pay sahipleri, genel kurulca alınan kararın butlanını değil iptalini talep etmelidir. Nitekim Yargıtay da bir kararında bu hususa vurgu yapmıştır[41].

Kötü niyetle yönetim kurulunun sorumluluğunu, özel denetçi tayinini, bilanço müzakerelerinin bir ay sonra müzakere edilmesi ve genel kurulun bu nedenle ertelenmesini isteyen azınlık kararları da TMK’nın 2’nci maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle iptal edilebilir[42].

Toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak usulünce karın dağıtılmamasına ve yedek akçeye ayrılmasına gereksiz olarak ve azınlığı zarara uğratmak için alınan genel kurul kararları, şirket için gerekli sermaye artırım kararını neticesiz bırakan imtiyazlı pay sahipleri genel kurul kararı, dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle iptal edilebilir[43].

Yargıtay bir kararında şirketin düzenli kar dağıtmasını sağlamak amacıyla sermaye artırımının yapıldığı savunmasında, ekonomi alanında uzman bilirkişilerden rapor alınarak sermaye artırım kararına karşı açılan davanın değerlendirilmesi gerektiğini, eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulamayacağını ifade etmiştir[44]. Yargıtay konuyla bağlantılı bir başka kararında ise sermaye artırım kararının iptal kararının kesinleşmesi halinde şirketin artırılan sermayesinin hiç artırılmamış duruma geleceğini, sonradan yapılan genel kurullarda da eski sermaye miktarı ve oy oranının esas alınacağını vurgulamıştır[45].

Tüm bu açıklamalarımız kapsamında genel kurulun sermaye artırım kararı ile paydaşlar arasında var olan hak ve çıkar dengesinin bozulması, rüçhan hakkının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak kısıtlanması halinde sermaye artırımına ilişkin alınan genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırılığı nedeniyle iptali gerekecektir.

SONUÇ

Özetle esas sermaye sistemine göre kurulmuş anonim şirketlerde şirketin sermayesi, çeşitli amaç ve nedenlerle değiştirilebilir. Önemli olan husus sermaye artırımının, şirketin sermaye ihtiyacından çok, pay sahiplerini zarara uğratmak ve onların şirketteki kar, tasfiye payı ve oranlarını azaltmak maksadıyla yapılıp yapılmadığıdır. Nitekim anonim ortaklık, herkesin yararına ortaklık amacını gerçekleştirmek için, kaçınılmaz ayrılıklar dışında, tüm pay sahiplerine eşit davranmak zorundadır. Ortaklığın çıkarları veya ihtiyacının zorunlu kılmamasına karşın sermaye artırım kararı ile bir kısım paydaşların rüçhan hakları bir kısım paydaşlar yararına olacak biçimde dolaylı veya dolaysız sınırlanır veya tamamen kaldırılırsa esas sermaye artırımı kararlarının objektif iyiniyet kurallarına uygunluğundan söz edilemez. Genel kurulun sermaye artırım kararı ile paydaşlar arasında var olan hak ve çıkar dengesinin bozulması, rüçhan hakkının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak kısıtlanması halinde sermaye artırımına ilişkin alınan genel kurul kararının iptali gerekir. Bu noktada karşımıza genel kurul kararlarının en yaygın iptal nedenlerinden biri olan dürüstlük kuralına aykırılık çıkmaktadır. Dürüstlük kuralına TTK’nın 445’inci maddesinde genel kurul kararlarının iptali sebebi olarak açıkça yer verilmesi, kanun koyucunun iradesinin TMK’nın 2’nci maddesinin genel kurul kararları hakkında uygulanmasını sağlamak yönünde olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak madde metninde dürüstlük kuralı açıkça ifade edilmese dahi TTK’nın 1’inci maddesi TTK’nın TMK’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladığından TMK’nın dürüstlük kuralına ilişkin hükümleri, genel kurul kararlarının iptali davalarında uygulama alanı bulacaktır. Dolayısıyla anonim şirketlerde çoğunluk, hak ve yetkilerini şirketin çıkarlarına uygun bir şekilde kullanmak yerine bu hak ve yetkilerin amacına aykırı olarak kullanırsa hukuk düzenince bu davranış korunmaz ve genel kurul kararları iptal edilebilir. Düzenleme kapsamında anonim ortaklığın amaç ve çıkarı haklı kılmadığı halde azınlık pay sahibinin zarara uğratılmasına neden olan çoğunluk kararları dürüstlük kuralına aykırı kararlardır ve iptali gerekir. O halde çoğunluğun aldığı karar içerik itibariyle TTK’nın 445’inci maddesi kapsamında kanuna ve şirket ana sözleşmesine uygun olsa dahi dürüstlük kuralına aykırı ise iptal davasına konu olabilecek ve mahkemece TMK’nın 2’nci maddesi çerçevesinde denetime tabi tutulabilecektir. Sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararları da bu kapsama dahildir.

[1] PULAŞLI, s.619.

[2] PULAŞLI, s.619.

[3] PULAŞLI, s.624.

[4] ŞENER, s.569.

[5] ŞENER, s.571.

[6] ŞENER, s.571.

[7] ŞENER, s.571.

[8] ŞENER, s.571.

[9] ŞENER, s.572.

[10] ŞENER, s.568.

[11] PULAŞLI, s.621.

[12] PULAŞLI, s.621.

[13] ŞENER, s.568.

[14] PULAŞLI, s.622.

[15] PULAŞLI, s.623.

[16] ŞENER, s.588.

[17] ŞENER, s.588.

[18] ŞENER, s.586.

[19] ŞENER, s.587.

[20] ŞENER, s.588.

[21] ŞENER, s.588.

[22] ŞENER, s.589.

[23] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.233.

[24] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.234.

[25] PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, s.2301.

[26] PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, s.2301.

[27] PULAŞLI, s.634.

[28] PULAŞLI, s.634.

[29] PULAŞLI, s.634.

[30] PULAŞLI, s.635.

[31] PULAŞLI, s.636.

[32] AYHAN, s.368.

[33] MOROĞLU, s239.

[34] MOROĞLU, s.241.

[35] KIRCA (ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAVGAT), s.100.

[36] KIRCA (ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAVGAT), s.101.

[37] TÜRK, s.127.

[38] Y.11.HD. T. 21.12.2006 E. 2005/10060 K. 2006/13738; “…O halde, mahkemece, kar payının güçlü bir nispi müktesep hak olduğu ve TTK’nun 469/2’nci maddesinin TTK’nun 385’inci maddeye bertaraf eden bir hüküm olmayıp, gerektiğinde uygulanması mümkün istisnai bir nitelik taşıdığı, pay sahibinin yeterli oranda kar payı üzerinde müktesep hakkı bulunduğu ve TTK’nun 469/2’nci maddesinin uygulanması gerektiğinde gerçekten şirketin inkişafı ve sürekli kar dağıtabilir durumda tutulması için kar payı dağıtılmamasının uygun ve faydalı olup olmadığının ispat yükünün davalı şirkete yüklenerek, çeşitli ihtimalleri karşılaştırmalı olarak kapsayan içerikte bilirkişi raporu alınıp, hakların sakınılarak kullanılması ilkesi çerçevesinde genel kurul kararının iyiniyetli olup olmadığının saptanması gerekir iken, yazılı gerekçeyle eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.”

[39] MOROĞLU, s.243.

[40] ŞENER, Yargıtay Emsal Kararlarının Değerlendirilmesi, s.303.

[41] Y.11.HD. 15.11.2017 T., E.2016/8898, K.2017/6234; “…Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin özvarlığını kaybetmiş olduğu, sermayeye ekleyebileceği bir iç kaynak kalemi ve fonu bulunmadığını, davacının bu iddiasının butlan açısından geçerli olmadığını, davacıların sermaye artırımı kararına karşı iptal davası değil, butlanın tespiti davası açtığını, ileri sürdükleri dürüstlük kuralına aykırılık hususunun TTK.m.445 de düzenlenen kararların iptaline ilişkin bir sebep olduğu, bunun TTK.m.447’deki butlan sebepleri içerisinde yer almadığını, davalı şirketin davacı ortaklara rüçhan haklarını kullanmaları için 15 günlük hak kullanım süresi verdiği, artırılan esas sermayenin çok yüksek olduğu iddiasının butlan sebebi oluşturmadığı, davalı şirketin 26.11.2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan esas sermayenin artırımı kararının butlanı şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. …davacıları vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” (ŞENER, Yargıtay Emsal Kararlarının Değerlendirilmesi, s.305.)

[42] DOMANİÇ, s.884.

[43] DOMANİÇ, s.884.

[44] Y.11.HD. 12.12.2011 T., E.6672, K.16821 (ERİŞ, s.2664).

[45] Y.11.HD. 15.1.2009 T., E.13552, K.177 (ERİŞ, s.2677).