HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU m.389 KAPSAMINDA İHTİYATİ TEDBİR KARARININ ŞARTLARI

Avukat Ali Mert Karakılçık

Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İhtiyati Tedbirin Şartları” başlıklı 389.maddesinde; “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Madde gerekçesinde ise ihtiyati tedbirin şartlarına ilişkin şu açıklamalara yer verilmiştir; “1086 sayılı Kanunun 101 inci maddesinde ihtiyatî tedbirin şartları tek tek sayılmıştır. Esasen bu sayım, ihtiyatî tedbirin şartlarından daha çok, her bir hak veya şey bakımından ihtiyatî tedbirin uygulamasını da kapsar bir düzenlemeyi içermektedir. Ayrıca 1086 sayılı Kanunun 103 üncü maddesi genel bir düzenlemedir. Karışıklığa son vermek amacıyla, bu maddede ihtiyatî tedbirin şartları tek hükümde toplanmıştır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında birinci fıkrada belirtilen hususların çekişmesiz yargıdaki ihtiyatî tedbir bakımından da uygulanacağı belirtilmekle birlikte; çekişmesiz yargı işlerinin niteliğinin göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekilmiştir.”

Bu kapsamda ihtiyati tedbir talebinde bulunabilmek için öncelikle talep dilekçesine dayanak delillerin eklenmesi zorunludur (Yargıtay Üyesi Adem ALBAYRAK, İhtiyati Tedbir, Adalet Yayınevi, ANKARA 2017, s.46). Yargıtay uygulaması ve doktrinde ifade edildiği üzere nihai hükmün çözümleyeceği hususlarda davanın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez. Aksi halde, hükümle elde edilecek sonuç ihtiyati tedbirle sağlanır ki, bu durum davanın ve oluşturulacak hükmün anlamını ve etkisini ortadan kaldırır. Bu husus HMK’nın 391.maddesinin gerekçesinde de vurgulanmıştır. (Aynı görüşte; Prof.Dr. İlhan E.POSTACIOĞLU, Medeni Usul Hukuku Dersleri, 8.Baskı, İstanbul 2020, s.964 ; Prof.Dr. Baki KURU, Medeni Usul Hukuku, Cilt-II, Ankara 2020, s.1270 ; Prof.Dr. Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Cilt-III, Ankara 2017, s.3550 ; Y.23.HD.03.02.2014 T. 2014/644 E. 2014/697 K. ; Y.18.HD. 24.09.2013 T. 2013/12520 E. 2013/12084 K. ; Y.15.HD. 21.11.2012 T. 2012/4558 E. 2012/7308 K. ; Y.4.HD. 5.12.2013 T. 1264/19225 ; Y.23.HD. 03.02.2014 T. 644/697).

Yine HMK.m.392 uyarınca ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde, karşı tarafın ve üçüncü kişilerin ihtiyati tedbir sebebiyle uğrayacakları muhtemel zararlara karşı teminat göstermek zorundadır. Bu yüzden ihtiyati tedbir kararı, teminat verilmesi şartına bağlıdır. Bunun tek istisnası, davacının iddiasını resmi bir belgeye ya da kesin bir delile dayandırması olup bu türden bir delil yoksa teminat alınmaksızın tedbir kararı da verilemez. Aynı husus madde gerekçesinde de vurgulanmıştır (Aynı görüşte; Prof.Dr. İlhan E.POSTACIOĞLU, Medeni Usul Hukuku Dersleri, s.975 ; Prof.Dr.Baki KURU, Medeni Usul Hukuku, s.1281 ; Prof.Dr.Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi,  s.3563 ; Y.1.HD. 24.05.2012 T. 2012/6976-6023).

Sadece teminat gösterilmesi de ihtiyati tedbirin mahkemece kabulü için yeterli olmaz. Tedbirin kabulü için teminattan ayrıca tedbir isteyenin ileri sürdüğü ve dava ettiği hakkın varlığını kuvvetle muhtemel gösterecek delilleri mahkemeye sunması ve iddia ettiği hakkını tehlikeye düşüren sebeplerin varlığını ispatla yükümlüdür. (Aynı görüşte; Prof.Dr. İlhan E.POSTACIOĞLU, Medeni Usul Hukuku Dersleri, s.983 ; Prof.Dr.Baki KURU, Medeni Usul Hukuku, s.1276). Burada kriter olan yaklaşık ispat aranmakta olup, yaklaşık ispat, ispatın hiç aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez (Y.21.HD. 20.04.2015 T. 5842/8588). HMK.m.390/3’ün gerekçesinden de anlaşıldığı üzere yaklaşık ispattan, tedbir talebinin kabulü için basit bir iddianın yeterli olmadığı sonucu çıkmaktadır.

Yine HMK.md.393/1 gereği, ihtiyati tedbir kararının uygulanması, verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi halde ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar. Bu husus madde gerekçesinde de vurgulanmıştır. (Aynı görüşte; Prof.Dr.Baki KURU, Medeni Usul Hukuku, s.1285 ; Prof.Dr. Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, s.3568 ; Yargıtay Üyesi Adem ALBAYRAK, İhtiyati Tedbir, Ankara 2017, s.90). Buradaki bir haftalık süre, kararın verildiği tarihten itibaren başlar (Prof.Dr.Ejder YILMAZ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, s.3569 ; Y.11.HD. 03.10.2012 T. 12760/14961).

Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 03.10.2012 T. 2012/12760 E. 2012/14961 K.sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır; “…6100 sayılı HMK’nun 393.maddesinin 1.fıkrasında “İhtiyati tedbir kararının uygulanması, verildiği tarihten itibaren BİR HAFTA İÇİNDE TALEP EDİLMEK ZORUNDADIR. Aksi halde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar hükmü getirilmiş olup bir haftalık sürenin başlaması için kararın tebliğ şartı öngörülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin 25.05.2012 tarihli ihtiyati tedbir kararı davacı tarafça 08.06.2012 tarihinde tebellüğ olunmuş, kararın uygulanması ise 12.06.2012 tarihinde istenmiştir. Bu durumda, mahkemece ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının anılan maddede BELİRTİLEN BİR HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE İSTENMEDİĞİ, BÖYLELİKLE TEDBİRİN KENDİLİĞİNDEN KALKTIĞI GÖZETİLMEKSİZİN, yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Üyesi Mustafa ATEŞ, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yargıtay İlke Kararları, II.Cilt, ANKARA 2014, s.2348 ; Aynı yönde Y.18.HD. 12.02.2013 T. 189/1697 ; Y.18.HD. 12.02.2013 T. 2013/189 E. 2013/1697 K.).