KİMLER İHALENİN FESHİ DAVASI AÇABİLİR ? BORÇLU HAKKINDA İFLAS KARARININ KESİNLEŞMESİNİN TAPU SİCİLİNDEKİ İLGİLİ SIFATINA ETKİSİ NEDİR? İHALENİN FESHİ DAVASI AÇILMASINDA HUKUKİ YARAR ŞARTI VAR MIDIR?

Av.Ali Mert KARAKILÇIK

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İhalenin Neticesi ve Feshi” başlığı altında düzenlenen 134/2.maddesinde; “İhalenin feshini, Borçlar Kanunu‘nun 226 ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler “yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla” icra mahkemesinden şikâyet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Madde içeriğinde ihalenin feshi talebinde bulunabilecekler sınırlı sayıda sayılmış olup bunların yalnızca Satış isteyen alacaklı, Borçlu, Tapu sicilindeki ilgililer ve Pey sürmek suretiyle açık artırmaya katılanlar olduğu düzenlenmiştir. Yargıtay birçok kararında İİK.md.134’te sayılanlar dışında açılacak ihalenin feshi davalarının aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.

Taşınmaz ihalelerinde tapu siciline haciz koyduran alacaklı da ilgili olarak ihalenin feshini talep edebilir. Ancak bu durumda yalnızca ihale tarihi itibariyle haczi devam eden alacaklı ilgili olarak ihalenin feshini isteyebilir. İhalenin yapıldığı tarih itibariyle haczi düşmüş olan alacaklı ise ihalenin feshini isteyemez. Diğer bir anlatımla ihalenin feshini isteyen alacaklının ihalenin feshini talep isteyebilecek ilgililerden sayılabilmesi için ihale tarihi itibariyle haczinin düşmemesi gerekir.

Bu hususta 2004 sayılı İcra İflas Kanununun İflasın Hukuki Neticelerini düzenleyen yedinci bölümünde “Takibin durması ve düşmesi” başlığı altında 193.madde düzenlemesi mevcuttur. İlgili düzenleme şu şekildedir; ““İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur. İflas kararının kesinleşmesi ile bu takipler düşer. İflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı birinci fıkradaki takiplerden hiçbiri yapılamaz. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplere iflastan sonra da takip alacaklıları tarafından iflas masasına karşı devam edilir ve satış bedeli 151 inci maddeye göre rehinli alacaklılara paylaştırılır.” Bu kapsamda İİK.’nın 134.maddesi içeriğinde ihalenin feshi talebinde bulunabilecekler sınırlı sayıda olup ihalenin feshi davalarında davacının tek başına iflas masasına alacak kaydı yaptırması ya da iflasın kesinleşmesi öncesi ihale konusu taşınmaz üzerine haciz şerhi işletmesi kendisine İİK’nun 134. maddesinde belirtilen dava açma hakkı bulunan kişilerden olma hakkını kazandırmaz. Nitekim iflasın kesinleşmesi sonrası haczin düşmesi ile birlikte tapu sicilindeki ilgili sıfatı da sona ermektedir. Bu kapsamda Yargıtay davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle ihalenin feshi istemin usulden reddine karar verilmesi gerektiğine dair çok sayıda hüküm tesis etmiştir.

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2016 tarihli bir kararında İİK’nın 193. maddesi uyarınca iflasın açılması ile borçlu aleyhinde haciz yolu ile yapılan takipler duracağını, iflas kararının kesinleşmesi ile de takipler ve dolayısıyla borçlunun malları üzerindeki hacizlerin düşeceğini, davacının iflas masasına alacak kaydı yaptırmasının kendisine İİK’nun 134. maddesinde belirtilen dava açma hakkı kazandırmayacağına hükmetmiştir. Karar metninde şu açıklamalara yer verilmiştir;  “…Somut olayda, şikayetçi … iflas masasına alacak kaydı yaptıran masa alacaklısıdır. …İİK’nın 193. maddesi uyarınca iflasın açılması ile borçlu aleyhinde haciz yolu ile yapılan takipler durur ve iflas kararının kesinleşmesi ile de, takipler ve dolayısıyla borçlunun malları üzerindeki hacizler düşer. …Şikayetçinin, iflas masasına alacak kaydı yaptırması, iflâs idaresince, ayrıca yetki verilmedikçe tek başına, kendisine İİK’nun 134. maddesinde belirtilen dava açma hakkı kazandırmaz. O halde mahkemece, şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle istemin reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi yine 2014 tarihli bir başka kararında da Şikayetçinin tek başına iflas masasına alacak kaydı yaptırmasının kendisine İİK’nun 134. maddesinde belirtilen dava açma hakkı bulunan kişilerden olma hakkını kazandırmadığını, şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle ihalenin feshi isteminin reddi gerektiğini, İİK’nun 193. maddesi uyarınca iflasın açılması ile borçlu aleyhinde haciz yolu ile yapılan takiplerin duracağı ve iflas kararı ile beraber borçlunun malları üzerindeki hacizlerin düşeceğini ifade etmiştir.

Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması da gerekir. Yani, dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır.  İhalenin feshi davalarında Hukuki Yarar, dava şartı olup ihalenin feshini isteyen kişinin somut bir fesih nedenine dayanması ve bu somut neden yüzünden menfaatinin ihlal edilmiş olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu husus İİK.md.134/8’de de vurgulanmış olup madde metni;  “…İhalenin feshini şikâyet yolu ile talep eden ilgili, vâkı yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur.” şeklindedir. Bu hususta doktrinde bazı yazarlar da, ihalenin feshi talebinde bulunanların ancak m.134/8 kapsamında hukuki yararı bulunmak şartıyla dava açabileceğini, bu hususun dava şartı olduğunu, Hukuki yararın dava açıldığı anda var olması gerektiğini, ilerdeki (müstakbel) bir yararın yeterli olmadığını ifade etmiştir.

SONUÇ OLARAK; İİK.md.134 gereği ihalenin feshi talebinde bulunabilecekler sınırlı sayıda olup bunların yalnızca Satış isteyen alacaklı, Borçlu, Tapu sicilindeki ilgililer ve Pey sürmek suretiyle açık artırmaya katılanlar olduğu düzenlenmiştir. Yargıtay birçok kararında İİK.md.134’te sayılanlar dışında açılacak ihalenin feshi davalarının aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Ayrıca taşınmaz ihalelerinde ihalenin feshini isteyen alacaklının ihalenin feshini talep edebilecek ilgililerden sayılabilmesi için ihale tarihi itibariyle haczinin düşmemesi gerekir. Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması da gerekir. Yani, dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. İhalenin feshi davalarında Hukuki Yarar, dava şartı olup ihalenin feshini isteyen kişinin somut bir fesih nedenine dayanması ve bu somut neden yüzünden menfaatinin ihlal edilmiş olduğunu da kanıtlaması gerekir.