TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN 89.MADDESİ GEREĞİ PARA BORÇLARININ, ALACAKLININ ÖDEME ZAMANINDAKİ YERLEŞİM YERİNDE ÖDENİP ÖDENEMEYECEĞİ SORUNU

Av.Ali Mert KARAKILÇIK

Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun “Salahiyet ve İtirazları” başlıklı 50.maddesinde; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. İİK 50. maddenin yollamasıyla HMK’nın yetkiye ilişkin hükümleri yetkili merciinin tespitinde uygulanacak olup HMK. 10. maddesine göre de sözleşmenin ifa yeri önem arz etmektedir. HMK. 10. maddesine göre sözleşmenin ifa yeri tanımlanmış olmuş düzenleme şu şekildedir; “(1) Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” Maddede ifade edilen İfa yeri ise TBK. 89. maddesinde açıklanmıştır; “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; 1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, 2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, …” HMK ve TBK.nın açık hükümleri gereğince borçlunun para borcunu ifa etmek için alacaklının yerleşim yerinde ödeme yapması gerekmektedir. Yargıtay uygulaması ve doktrinde benzer görüş mevcuttur;

Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2014 tarihli bir kararında itirazın iptaline konu faturaya dayalı alacağın Borçlar Kanunu uyarınca para alacağından kaynaklandığını, bu nedenle alacaklının ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğunu ifade etmiştir. Karar metninde şu hususlar vurgulanmıştır; “…Mahkemece davalının yetkili idare merkezinin Dicle ilçesi olması nedeniyle yetki itirazının kabulüne karar verilmiş ise de itirazın iptaline konu alacak faturaya dayalı olup, davacı tarafından bu konuda fatura örneği ve faturadaki malların teslimine yönelik teslim alan imzası bulunan sevk irsaliyesi ibraz edilmiş olup, bu durumda mahkemece taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı hususu araştırılarak, BK’nın 73.(TBK’nın 89) maddesi uyarınca alacağın bir para alacağından kaynaklanmasına göre alacaklının ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğu gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2014 Tarihli bir başka kararında alacaklının, yetkili icra dairesi yönünden seçimlik hakkı olduğunu, 4077 S. kanunun 23/3 ve HMK’nın 14/1.maddesi gereğince kendi ikametgahı ve malı aldığı şubenin bulunduğu yer icra dairesini tercih edebileceğini ifade etmiştir. Karar metninde şu hususlar vurgulanmıştır; “…İİK’nın 50.maddesine göre, HMK’nın yetkiye dair hükümleri para borcuna dair takiplerde kıyas yoluyla uygulanacağından, davacı, yetkili icra dairesi yönünden seçimlik hakkını 4077 sayılı yasanın 23/3.maddesi ve HMK’nın 14/1.maddesi gereğince ikametgahı ve şubenin bulunduğu icra dairesi yönünden kullanmıştır. O halde mahkemece, işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yetkili icra dairesinde icra takibi yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”

Yine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2013 Tarihli bir başka kararında faturaya dayalı para alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takiplerine yönelik itirazın iptali isteminin alacaklının ikametgahı mahkemesinde görülebileceğine karar verilmiştir; “…Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. HMK’nın 6.maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10.maddesinde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73.maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel hem de özel yetkili mahkemede açılabilirAz yukarıda anılan BK’nın 73.maddesi gereğince faturaya dayalı para alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takiplerine yönelik itirazın iptali istemiyle açılan eldeki davada İstanbul mahkemeleri bu davaya bakmaya yetkilidir. Mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”

Yine İcra ve İflas Kanununun 148.maddesinde; Taşınmaz ipotek alacaklısı, yetkili veya taşınmazın bulunduğu yer icra dairesine elindeki ipotek belgesinin akit tablosunun tapu idaresince verilmiş resmi bir örneğini ibrazla alacağın miktarını bildirir ve 58 inci maddeye göre takip talebinde bulunur.”  düzenlemesine yer verilmiş olup yukarıdaki açıklamalar rehnin paraya çevrilmesine ilişkin icra takipleri için de geçerlidir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 1985 Tarihli bir kararında ipotekli alacaklının ipotekle teminat altına alınan alacağı için kendi ikamet adresinde icra takibine konu edebileceği hükme bağlanmıştır. Karar metninde şu açıklamalara yer verilmiştir; “…Ayrıca; BK m. 73’e göre; para borçları, alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden, alacaklı, sözleşmeden doğan bir para alacağını sözleşmede, ayrıca yetkili yer gösterilmiş olmadıkça kendi ikametga­hının bulunduğu yerdeki icra dairesinde takip konusu yapabilir. Örneğin; kiralayan kira alacağı için, ipotekli alacaklı, ipotekle teminat altına alınmış olan alacağı için  alacağını konkordatoya yazdırmış olan alacaklı, konkordatoya dahil edilen bu alacağı için kendi ikametgahının (yerleşim yerinin) bulunduğu yerde, icra takibi yapılabilir…”

Doktrinde de bazı yazarlar Türk Borçlar Kanunu m.89/1’e göre, tarafların ifa yerini açıkça kararlaştırmadıkları durumlarda para borçlarında ödeme / borcun yerine getirilmesinin, alacaklının verme zamanındaki yerleşim yerinde yapılacağını, buradaki para borcu ibaresinin yalnızca ödünç verilen para / sözleşmeden kaynaklanan bir para alacağı anlamında değil dava edilen alacağın hangi sebeple olursa olsun para alacağı olması anlamında olduğunu, para borcunun kaynağının, sözleşme olabileceği gibi, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme ya da başka bir neden de olabileceğini ifade etmektedir.

SONUÇ OLARAK; Sözleşmeden doğan davalarda akdin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. BK 89/1 maddesinde göre para alacağının aksi kararlaştırılmamış ise alacaklının ikametgahında ödenmesi gerekir. Akdi ilişkinin varlığı halinde ise alacaklı ödeme zamanındaki yerleşim yerindeki icra müdürlüğünde takip yapabilir.