ANONİM ŞİRKET GENEL KURUL KARARLARININ KANUNA VE ESAS SÖZLEŞMEYE AYKIRILIĞI NEDENİYLE İPTALİ

Av.Ali Mert KARAKILÇIK

GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİ

TTK’nın 445’inci maddesinde aynı yasanın 446 ncı maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Mahkemece genel kurul kararının iptaline karar verilebilmesi için yasanın 445’inci maddesinde belirtilen iptal nedenlerinden en az birinin davacı tarafından ispatlanması gerekmektedir[1].

Genel kurul kararlarının iptali davalarında hakimin yetkisi, kararın hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yani hakim kararın yalnızca kanuna, esas sözleşmeye ya da dürüstlük kuralına aykırılığını inceleyebilir. Dolayısıyla hakimin genel kurul kararının isabetli olup olmadığı, yerinde olup olmadığını inceleme yetkisi yoktur[2].

KANUNA AYKIRI KARARLAR

Kanuna aykırılık yalnızca anonim şirketlere ilişkin hükümlere ve TTK hükümlerine değil, yürürlükteki tüm kanunlara aykırılık olarak anlaşılmalıdır[3]. Söz konusu kanunun usule ya da esasa ilişkin olması farketmez. Örneğin kişiliğin korunmasına ilişkin TMK hükümleri de (TMK 23-25) TTK’nın 445’inci maddesi kapsamında “kanun” kavramı içerisinde değerlendirilir[4]. İptal sebebi olma yönünden yasanın usule ya da esasa / öze ilişkin hükümleri arasında fark yoktur[5].

Ancak TTK’nın 446’ncı maddesinde geçen “etki kuralı” sebebiyle sayılan aykırılıkların etkisinin genel kurul kararının oluşumunu sağlaması gerekir[6]. Doktrinde “etki kuralı”, yapılan çağrı usulüne, gündemin ilanına ve genel kurula katılım haklarına aykırılıkların kararın alınmasına etkili olması olarak tanımlanmaktadır[7]. Davacı TTK’nın 446’ncı maddesinde sayılan aykırılıkların kararın alınmasına etkisini ispatla yükümlüdür. Eş söylemle sözü geçen aykırılıklar olmasaydı, dava konusu genel kurul kararının alınmayacağı kanıtlanmalıdır[8].

Etki kuralı, TTK’nın 446/1 (b) hükmünden anlaşılacağı üzere şekle ve usule ilişkin aykırılıkların varlığı halinde ortaya çıkmaktadır. Kararın içeriğine (özüne) ilişkin sakatlık sebepleri bu kuralın uygulama alanı dışındadır[9]. Madde metninde geçen “yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri” ifadesi, etki kuralının yetersayı ile ilgili olduğunu ifade etmektedir. Diğer bir deyişle TTK’nın 446’ncı maddesinde sayılan usulsüzlükler olmasaydı davacı pay sahibi ya da temsilcisi toplantıya katılıp oy kullanacak ve bu oy ile o genel kurul kararı alınmayacaktı ise ya da haksız olarak toplantıya katılıp oy kullananlara izin verilmeseydi o karar alınmayacaktı ise etki kuralı gündeme gelecek ve iptal davasının kabulüne karar verilecektir.

Özetle etki kuralı kapsamında davacı ister olumlu ister olumsuz oy kullansın, yasada sayılan usulsüzlüğün genel kurula yansıma nedeniyle genel kurulun iradesinin sakatlandığını ileri sürmektedir[10]. Mahkemece iptal kararı verilebilmesi için yasada sayılan aykırılıkların varlığı yeterli değildir, bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasına etkisi olduğunun ispatlanması gerekmektedir[11].

Yargıtay da bir kararında çağrı usulsüz olsa bile genel kurulca gelenlerin oybirliğiyle karar alması halinde 200 paydan 49 paya sahip olanın toplantıya çağırılmamasının sonuca etkili olmayacağını, bu durumda genel kurul kararının yokluğunun ileri sürülemeyeceğini ifade etmiştir[12].

Etki kuralına ilişkin olarak Yargıtay bir başka kararında toplantıya çağrılmayan ortağın katılması halinde oy oranının sonuca etkili olması halinde genel kurul kararının iptali gerektiğini ifade etmiştir[13].

Yargıtay’ın toplantı ve karar yetersayıya etkili olmayan ve pay sahibi bulunmayanın genel kurula katılması halinde, genel kurul kararının iptalinin talep edilemeyeceğine dair kararı da mevcuttur[14].

Etki kuralına ilişkin Yargıtay bir başka kararında, butlan ve iptal yaptırımını tartışmış, genel kurula yapılan çağrıda, çağrı yapılmayan kişilerin sayısı ile genel kurula çağrı yapılanların sayısı karşılaştırıldığında sonucu etkileyecek bir durum söz konusu ise, bu kararların batıllığına değil iptaline karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir[15]. Doktrinde de ağırlıklı görüş genel kurul toplantısına yetkisi olmayan kişilerin katılmasının bir yasaya aykırılık halidir ve iptal sebebi olduğu yönündedir[16].

Yargıtay başka bir kararında da genel kurul için çağrının da yasaya aykırı olması halinin tek başına genel kurul kararlarının iptaline neden olmadığını, alınan kararların yasaya esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunun ispat edilmesi gerektiğini ifade etmiştir[17]. Zira Yargıtay’ın salt genel kurul çağrısının yasaya aykırı olması halinin genel kurul kararlarının iptalini gerektirmediğine, ayrıca alınan kararların yasa ve esas sözleşme ya da iyi niyet kurallarına aykırı bulunması gerektiğine dair kararı mevcuttur[18].

Anlam itibariyle kanuna aykırılık, yokluk ve butlan hallerinin dışındaki hükümlere aykırı olan genel kurul kararlarıdır. Zira iptal davası, hukuken mevcut ve geçerli ancak sakat doğmuş olan bir genel kurul kararına karşı açılabilir. Mutlak emredici hükümlere aykırılıkta ortada şeklen bir genel kurul kararı yoktur ve dolayısıyla hükümsüzdür. Hükümsüz bir genel kurul kararının iptali değil hükümsüzlüğünün tespiti istenebilir[19].

İptal davası kanunda öngörülen şekli ve usullere aykırı alınan genel kurul kararları aleyhine açılabileceği gibi anonim şirketin temel ilkelerine özellikle pay sahipleri arasındaki eşitlik ilkesine aykırı olan genel kurul kararları aleyhine de açılabilir.

Örneğin toplantı gündeminin kanunda öngörülen şekle uygun olarak bildirilmemesi, toplantı davetinin TTK’nın 414/1’inci maddesinde belirtilen şekil şartına uygun olarak yerine getirilmemesi, toplantı yer ve zamanının davet mektubunda ya da ilanda yer almaması, rüçhan hakkının kullanılmasında pay sahipleri arasında eşitsizlik olması, TTK’nın 400/1, a-h bentlerinde yazılı denetçi seçilme yasağına aykırı biçimde denetçi seçilmesi halleri iptal sebebi olarak gösterilebilir[20].

Yine rüçhan haklarını haksız bir biçimde ortakların elinden alan genel kurul kararları, gündeme bağlılık ilkesine aykırı olarak alınan genel kurul kararları, oy hakkında yoksun olanların karar alınmasına etkili olacak şekilde oylamaya katılarak alınan kararlar, yetkisiz kişilerin karar alınmasına etkili olacak şekilde oylamaya katılarak alınan kararlar iptale tabidir.

Yine eşit işlem ilkesine aykırı olarak kar payının ödenme zamanı konusunda pay sahipleri arasında ayrıcalık yapan ya da eşit şartlardaki paylara farklı kar payı ödemesini öngören genel kurul kararları iptal edilebilirlik ile sakattır[21]. Devlet memurunun yönetim kurulu üyesi seçilmesine dair karar da kanuna aykırılık sebebiyle iptale tabidir[22].

Özetle TTK’nın 447’nci maddesi ve TBK’nın 27’nci maddesi kapsamı dışında kalan yasaya aykırılık hallerinde genel kurul kararları iptal edilebilir[23].

ESAS SÖZLEŞMEYE AYKIRI KARARLAR

Esas sözleşmeye aykırılık, esas sözleşmede yer alan ve emredici hükümler ilkesine aykırı olmayan hükümlere aykırılık olarak kabul edilmelidir. Zira TTK’nın 340’ıncı maddesinde esas sözleşmelerin, emredici hükümlere aykırı biçimde düzenlenemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu hükme aykırı yazılmış bir kural zaten geçersiz sayılacağından genel kurul kararının geçersiz bir sözleşme hükmüne aykırılığı ileri sürülemez[24]. Buradaki aykırılık hali şirket esas sözleşmesinin herhangi bir hükmüne aykırılık halinde söz konusu olmaktadır[25].

Örneğin şirket ana sözleşmesinde yazılı ağırlaştırılmış nisaba aykırı bir şekilde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların mahkemeden iptali istenebilir. Ancak genel kurul kararının yasada öngörülen yetersayıya uygun olarak alınmış olması lazımdır. Zira esas sözleşmede ağırlaştırılmış nisap olarak belirlenen yetersayının sağlanmaması iptal nedeni iken yasada belirlenen yetersayının sağlanmaması hükümsüzlük nedenidir[26].

Yine esas sözleşmede yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçimini yasaklayan hüküm bulunmasına rağmen eski üyenin tekrar seçilmesi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için yaş ve meslek gibi niteliklerine sahip olma şartı bulunmasına rağmen bu şartları taşımayan kişilerin seçilmesine dair kararlar, esas sözleşme hükümlerine aykırılık nedeniyle iptal edilebilir[27].

Ayrıca nama yazılı pay senetlerinin devrini yasaklayan, ana sözleşmede belli pay gruplarına oy, kar payı, organlara üye seçiminde aday gösterme gibi haklar verilmişken bu kişilerin onayı olmaksızın haklarının kaldırılmasını öngören kararlar iptale tabidir[28].

Esas sözleşme hükümlerinin her zaman değiştirilmesi mümkündür. Esas sözleşmenin değiştirilmesine dair alınan genel kurul kararının, sırf esas sözleşmenin kendi hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talep edilemez[29].

Esas sözleşmede yer alan herhangi bir hükme aykırılık iptal sebebidir. Ancak ana sözleşmede yer alan bu hüküm, yasanın emredici hükümlerinden birinin tekrarı ise ya da TTK’nın 447’nci maddelerinde yazılı hükümlerinden birinin tekrarı ise genel kurul kararının sakatlığı butlan düzeyindedir[30].

[1] PULAŞLI, s.394.

[2] KIRCA (ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAVGAT), s.63.

[3] AYHAN, s.367.

[4] ŞENER, s.537. ; Aynı yönde KIRCA (ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAVGAT), s.64.

[5] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.534.

[6] AYHAN, s.367.

[7] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.536.

[8] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.534.

[9] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.536.

[10] ERDEM, Can, s.178.

[11] ERDEM, Can, s.177.

[12] Y.11.HD. 3.12.2007 T., E.12652, K.15276 (ERİŞ, s.2683).

[13] Y.11.HD. 14.2.2002 T., E.2001/9244, K.2002/1218; “…Somut olayda, gazete ilanının yapılmadığı ve ortakların toplantıya usulünce çağrılmadıkları tereddütsüzdür. Usulünce çağrı yapılmayan ve toplantıya katılmayan ortaklar, şirketteki payların yarısının sahibidirler. Mevcut hisse durumu nazara alındığında, çağrı usulsüzlüğüne yol açan işlemlerde kötü niyetli davranıldığının ve şirketin yarı payına sahip davacı ortakların yöntemince çağrı yapılıp katılımları sağlansaydı bu katılımın oylamanın sonucuna etki edeceğinin kabulü gerekir.” (ALTAŞ, s.191).

[14] Y.11.HD.. 11.7.2013 T., E.13451, K.14640 (ERİŞ, s.2660).

[15] Y.11.HD. 16.11.2009 T., E.11912, K.11907 (ERİŞ, s.2715).

[16] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.534.

[17] Y.11.HD. 16.5.2013 T., E.10156, K.10073 (ERİŞ, s.2661).

[18] Y.11.HD. 16.5.2013 T., E.10156, K.10073 (ERİŞ, s.2662)

[19] PULAŞLI, s.395.

[20] PULAŞLI, s.395.

[21] TÜRK, s.116.

[22] Y.11.HD. 14.3.2011 T., E.2009/10138, K.2011/2606; “…657 sayılı Devlet Memurları Kanununun emredici mahiyette bulunan 28.maddesi gereğince Devlet memurunun anonim şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi mümkün değildir. Yönetim kurulu üyeliğine getirilen ve genel kurulda yeniden yönetim kurulu üyesi seçilen kişinin, genel kurul tarihi ve yönetim kurulu üyeliğine atandığı tarihte Devlet memuru olması genel kurul kararının iptalini gerektirir.” (ALTAŞ, s.191).

[23] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.534.

[24] AYHAN, s.368.

[25] PULAŞLI, s.395.

[26] PULAŞLI, s.396.

[27] TÜRK, s.117.

[28] MOROĞLU, s.233.

[29] TÜRK, s.118.

[30] POROY (TEKİNALP/ÇAMOĞLU), s.534.