İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNİN FESHİ

İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNİN FESHİ

SÖZLEŞMENİN FESHİNİN AÇIK BİR İRADE BEYANI ŞEKLİNDE GERÇEKLEŞTİRİLMESİ

Gerek bir bedel karşılığı iş sahibi adına yapılan inşaatlara ilişkin sözleşmelerde gerekse de kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde sözleşmeye aykırı davranan ve ifada temerrüde düşen taraf hakkında, sözleşmenin diğer tarafı TBK’nın 123’üncü ve 125’inci maddeleri kapsamında akdi fesih hakkını kullanabilir. Nitekim yasanın 123’üncü maddesi ile karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğer tarafın, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebileceği düzenlenmiş, verilen süreye rağmen üstlendiği edimi ifa etmekte temerrüde düşen borçlu hakkında sözleşmenin diğer tarafının sahip olduğu haklar aynı yasanın 125’inci maddesinde hükme bağlanmıştır.

Sözleşmenin feshi doktrinde bozucu yenilik doğuran ve muhatabına ulaşması yeterli sayılan tek taraflı bir irade beyanı olarak kabul edilmektedir. Feshin hukuki sonucu, muhatabın hakimiyet alanına ulaştığı anda ortaya çıkmaktadır. Fesih iradesi, sarih bir beyanla ya da bir eylemle bildirilebilir.

İnşaat sözleşmelerinde edim borçlusu, gerek TBK’nın 117/1’inci maddesine göre gerekse de 123’üncü maddesine göre temerrüde düştüğü takdirde edim alacaklısı aynı yasanın 125/2’nci maddesi kapsamında sözleşmeyi feshedebilir. Yasanın bu hükmü inşaat hukukunda yüklendiği inşaatı sözleşme koşullarına uygun şekilde yürütmeyen veya süresinde inşaatı tamamlamayarak temerrüde düşen müteahhit hakkında uygulanabileceği gibi öncelikli edim borcunu ifa etmeyen iş sahibi hakkında da uygulanabilir.

Fesih hakkı sözleşmenin hangi tarafınca kullanılırsa kullanılsın hukuken aynı sonuç ortaya çıkar ve sözleşme son bulur. Bu ihtimalde sözleşmenin feshine neden olan taraf, diğer tarafın menfi zararlarını (TBK.125/2) ve sözleşmede kararlaştırılmış seçimlik cezayı (TBK.179/1) ödemekle yükümlüdür.

FESİH İRADESİNİN BİR EYLEM HALİNDE GERÇEKLEŞTİRİLMESİ

Yukarıda belirtildiği üzere fesih iradesi açık bir beyanla iletilebileceği gibi fesih iradesi taşıyan bir eylemle de yöneltilebilir. Örneğin iş sahibinin yükleniciye verdiği parayı geri istemesi, yüklenicinin işçilerini inşaattan çıkarması veya yüklenicinin inşaatta kullandığı malzeme bedelini istemesi, sözleşmeden dönme anlamı taşır[1].

Yargıtay 1990 tarihli bir kararında sözleşmeye konu işin yapımı için müteahhide peşin olarak verilen paranın iadesi isteminin de akdin fesih iradesi taşıdığına karar vermiştir[2]. Ancak Yargıtay’ın kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibince müteahhide verilen vekaletnamenin geri alınması halinin akdin feshi anlamını taşımayacağına dair kararları da mevcuttur[3]. Yargıtay bir başka kararında ise sözleşmenin feshi için açıkça feshediyorum şeklinde bir ifade kullanılmasına gerek olmadığına karar vermiş[4], diğer bir kararında ise yüklenicinin, işinin tamamlamadan inşaat alanını terk etmiş olmasını akdin eylemli feshi olarak görmüştür[5]. Belirtilen kararlar ışığında her somut olay sözleşme hükümleri ve yapılacak işin niteliğine göre değerlendirilerek taraf iradelerinin fesih niteliği taşıyıp taşımadığı tartışılmalıdır.

İHBARSIZ DERHAL FESİH

Kural olarak sözleşmelerin feshi TBK’nın 117’nci ve 125/2’nci maddeleri hükmünce yapılacak ihbarla gerçekleşir. Ancak aynı yasanın 124’üncü maddesinde bu kuralın istisnası mevcuttur. Madde metni ihbara gerek kalmaksızın derhal fesih hallerini düzenlemiştir. Bu kapsamda borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa, ya da borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa veya borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa borçluya süre verilmesine gerek olmaksızın sözleşme derhal feshedilebilir. Bu kapsamda edim alacaklısının, borçluyu ihtarla temerrüde düşürmesine gerek yoktur. Yargıtay da konuya ilişkin bir kararında yeni bir mehil verilmesinin sonuca etkili olmadığı durumlarda derhal fesih hakkının oluşacağına karar vermiştir[6].

SÖZLEŞMEYİ HAKLI NEDENLE FESHEDEN TARAFIN TALEP EDEBİLECEĞİ HAKLAR

Sözleşmeyi haklı olarak fesheden tarafın talep edebileceği haklar TBK’nın 125’inci ve 179’uncu maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmeyi haklı olarak fesheden taraf, fesih sonucu doğan menfi zararlarını ve sözleşmede kararlaştırılmış ise seçimlik cezayı ve sözleşmede fesih hali için kararlaştırılmış her nam altında olursa olsun ödence taahhütlerini talep edebilir. Taraflar sözleşmede seçimlik cezayı bir miktar para olarak kabul edebilecekleri gibi, bu ceza fesih anına kadar müteahhit tarafından yapılmış inşaatın iş sahibine bedelsiz olarak terk edebileceği şeklinde de olabilir. Bu tür ve benzer cezai hükümler geçerlidir[7].

SÖZLEŞMENİN FESHİNE KARŞI İTİRAZ EDİLMESİ VE SONUÇLARI

Sözleşmenin feshine karşı çıkılarak haklı nedenler bulunmadığı ve sözleşmenin halen yürürlükte olduğuna dair uyuşmazlıklarda, sözleşmeyi fesheden taraf fesih iradesinin haklı nedene dayandığını ispatla yükümlüdür. Mahkemece feshin geçerliliğine kanaat getirilmesi halinde fesih, mahkeme karar tarihine göre değil feshin ihbar edildiği tarihe göre hukuki sonuçlarını doğurur. Mahkemece fesih için haklı nedenler bulunmadığının anlaşılması halinde feshin geçersizliğine ve sözleşmenin yürürlükte olup tarafları bağlayıcı bulunduğuna karar verilir[8].

FESHİN KABULÜ – FESİH SEBEPLERİNE İTİRAZ

Sözleşmenin feshi halinde muhatapça fesih kabul edilmekle beraber feshin ve fesih sebeplerinin haksız bulunduğu yolundaki itirazlar üzerine çıkan uyuşmazlık, tespit davasına konu edilemez. Bu uyuşmazlık ancak açılacak bir eda davasına konu edilebilir. Örneğin bir tazminat davasında inceleme konusu yapılabilir[9].

SONUÇ

 Eser sözleşmeleri sadece belli bir eserin teslimi değil aynı zamanda o eserin icrasının da borçlanıldığı sözleşmelerdir. Eser sözleşmelerinin bir türü olan inşaat sözleşmelerinin feshine TBK’nın eser sözleşmesinin feshine ve genel hükümler kapsamında sözleşmenin sonlandırılmasına ilişkin hükümlerinin uygulanabileceği kuşkusuzdur. İnşaat sözleşmelerinin sona erme nedenlerinin başlıcaları temerrüt nedeniyle fesih, bedel nedeniyle fesih, ifadaki imkansızlık nedeniyle fesih, müteahhidin şahsından doğan imkansızlık üzerine sözleşmenin sona ermesi, iş sahibi nezdinde ortaya çıkan bir olay nedeniyle işin yapılmasının imkansızlığı üzerine sözleşmenin sona ermesi ve iş sahibi tarafından müteahhide verilecek tam tazminat karşılığında sözleşmenin sebep gösterilmeden sona erdirilmesi olarak gösterilebilir. Bu nedenlerden uygulamada en sık karşılaşılanı müteahhidin temerrüdünden kaynaklanan fesih nedenidir. Bu ihtimalde TBK’nın 117’nci maddesi kapsamında müteahhide verilen süreye uyulmaması ya da sözleşmede kesin vade bulunması halinde süre verilmesine gerek olmaması durumu temerrüt için yeterli görülmekte ve inşaatın fesih tarihi itibariyle tamamlanma seviyesine göre sözleşme geriye ya da ileriye etkili olacak şekilde sona erdirilmektedir. Fesih aşamasında taraf iradesi açık bir fesih beyanıyla yansıtılabileceği gibi fesih iradesi taşıyan bir eylemle de yöneltilebilmektedir. İnşaat sözleşmelerinin iş sahibi tarafından feshi kural olarak geriye etkili sonuç doğurur. Bu ihtimalde müteahhit, fesih tarihine kadar yapılan iş bedelinin iş sahibinden TBK’nın 77’nci maddesi kapsamında talep edebilir. Bu bedel, müteahhidin kullandığı malzeme bedeli ile arsa sahibinin arsası üzerine yapılan inşaatın bedelinden ibarettir. Sözleşmenin geriye etkili feshi, sözleşmenin hiç yapılmamış sayılması anlamına gelmez. Sözleşmenin adil ve hakkaniyete uygun bir tasfiye ilişkisine girmesi anlamına gelir. Ancak Yargıtay uygulamasında müteahhit tarafından fesih anına kadar yapılmış inşaatın %90’ı aşması halinde fesih ileriye etkili sonuç doğuracağı ve fesih anına kadar yapılmış inşaatın iş bedeli sözleşme fiyatlarında göre iş sahibinden talep edilebileceği ifade edilmektedir. Ayrıca sözleşmenin feshine neden olan tarafın kusur durumuna ve fesih sebebine göre zarara uğrayan tarafın menfi ya da müspet zarar talebi gündeme gelmektedir.

[1] COŞKUN, s.253.

[2] Y.15.HD. 2.10.1990 T. 1990/623-3740; “…davacı taraf, davasında verdiği parayı geri istemiştir. Bu durumda akdi feshettiği anlaşılmaktadır.” (KOSTAKOĞLU, s.694).

[3] Y.15. HD. 23.3.1992 T. 1991/5147-1992/1463; “…kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre müteahhide verilen vekaletin, azil suretiyle geri alınması sözleşmenin feshi olarak nitelendirilemez.”

[4] HGK. 10.2.2010 T., 38/69; “…Bir sözleşmenin sona erdirilme isteğinin karşı tarafa mutlaka “feshediyorum” gibi kelimelerle bildirilmesi gerekli olmayıp, fesih bildiriminin içeriğinden sona erdirme iradesi anlaşılıyorsa o fesih bildiriminin geçerli olduğu kabul edilmelidir.” (COŞKUN, s.253).

[5] Y.15.HD., 10.11.2004 T., 4653/5784; “…Davalının akdi feshettiğine dair davacıya ulaştırılmış bir yazı yok ise de davalı, işini tamamlamadan inşaat alanını terketmiş ise akdi eylemli olarak feshetmiş sayılır. İşin ikmal edilip edilmediği hususu ise teknik bilgiyi gerektirdiğinden teknik incelemeyi zorunlu kılar. Bu nedenle mahkemece işin uzmanından oluşturulacak bilirkişi kurulundan gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak; davalının yükümlendiği “JG” işini sözleşmeye uygun biçimde yerine getirip getirmediğinin belirlenmesi, davacının zarar ile ilgili delillerinin değerlendirilerek ve TCDD’den de işin akıbeti sorularak sonuçta davalının işi ikmal ettiği anlaşıldığı takdirde şimdiki gibi davanın reddine karar verilmeli, aksi takdirde işin kalan kısmına göre tazminat ve işyeri zararı ile ilgili bir sonuca varılmalıdır.” (COŞKUN, s.261).

[6] Y.15.HD. 1.7.1992 T. 1992/545-3501; “…yapılan bilirkişi incelemesi ile, ayıpların niteliği itibariyle mevcut inşaatın tamamen yıkılıp yeniden yapılması gerektiğinin anlaşılmasına sözleşme süresinin bir yılı aşkın geçmesine rağmen, işin tamamlanmamasında ve son derece ayıplı yapılmasından müteahhidin kasıtlı davrandığına kanaat getirilmiş olmasına göre, yeni bir mehilin sonuca etkili olmayacağından, derhal fesih hakkının doğduğu…”

[7] KOSTAKOĞLU, s.695.

[8] KOSTAKOĞLU, s.696.

[9] KOSTAKOĞLU, s.696.