REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA İCRA TAKİBİNDE İLK ÖNCE REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUNA BAŞVURMA ZORUNLULUĞU (İİK.M.45)

Av.Ali Mert KARAKILÇIK

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun “Rehin ve İpotekle Temin Edilmiş Alacaklar” başlıklı 45’inci maddesinde, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusunun iflâsa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnızca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceği, ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmediği takdirde alacaklının kalan alacağını iflâs veya haciz yolu ile takip edebileceği hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‘nun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin edilmiş alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabileceği veya haciz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.

Rehnin paraya çevrilmesi yolu, kural olarak ilamsız takip yoludur. Nitekim rehin alacaklısının bu yönteme başvurarak takip başlatabilmesi için bir mahkeme ilamına gerek yoktur[1]. Ancak İİK’nın 150/h bendi kapsamında alacağın veya rehin hakkının yahut her ikisinin bir ilamda veya ilam mahiyetini haiz belgelerde tespit edilmiş olması halinde, ilamların icrasına dair hükümlerin kıyasen uygulanabileceği de hükme bağlanmıştır.

İİK’nın 45’inci madde hükmü kamu düzenine ilişkindir. Doktrinde alacaklı ile borçlunun rehnin tesis anında anlaşmak suretiyle rehin sözleşmesine koyacakları özel bir hükümle dahi alacaklının ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmadan doğrudan haciz veya iflas yoluna başvurabileceğini kararlaştıramayacağı görüşü mevcuttur[2].

İİK’nın 45’inci madde hükmünün kamu düzenine ilişkin olmasından ötürü emredici hükme aykırı biçimde alacaklının rehnin paraya çevrilmesine ilişkin takip yöntemine değil de genel haciz yöntemine başvurarak takip yapması halinde borçlu takibin iptali için süresiz olarak şikayet yoluna başvurabilir[3]. Yargıtay da aynı görüştedir[4]. Ancak Yargıtay, İİK.m.45’te yer alan düzenlemenin borçlu için getirilmiş bir kural olduğu, bu hükmün kefiller hakkında uygulanamayacağı görüşündedir[5].

Yargıtay’ın alacaklının genel haciz yoluyla yaptığı takipte İİK’nın 45’inci maddesi gerekçe gösterilerek icra dairesine itiraz edilebileceği gibi bu hususun şikayet yolu ile de icra mahkemesine de yapılabileceğine dair kararı da mevcuttur[6].

İlk önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurma zorunluluğunun bazı istisnaları vardır. Zira alacaklı, rehinle temin edilmiş bir alacağı için, mutlaka rehnin paraya çevrilmesine özgü takip yöntemiyle icra takibine başlamak zorunda değildir.  İİK’nın 167’nci maddesi uyarınca alacaklı bir kambiyo senedine bağlı alacağı rehinle temin edilmiş olsa dahi ilk önce rehini paraya çevrilmesi yolu ile takipte bulunmadan, doğruca kambiyo senetlerine mahsus haciz veya iflas yolu ile takip yapabilir[7]. Bu hususta İİK’nın 45’inci ve 167’nci madde hükümleri gayet açıktır. Yargıtay da birçok kararında aynı hususu vurgulamıştır; “…Bonoyu imzalayan borçlular itirazlarında, kredi borcunun ipotek ile teminat altına alındığını ileri sürmüşlerse de İİK’nın 167’nci maddesine göre alacağı kambiyo senedine dayalı olan alacaklının alacak rehinle temin edilmiş olsa bile alacağını kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile istemesinin mümkün olmasına göre borçluların tüm itirazlarının reddine karar verilmesi gerekirken, ihtiyati hacze itiraz eden (boçlu) A………. Tic. Ltd. Şti.’nin itirazının kabulüne karar verilerek ihtiyati haciz kararının bu borçlu yönünden kaldırılması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle karşı taraf (alacaklı) yararına bozulması gerekmiştir.”[8]

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da bir kararında aynı alacak için değişik takip yollarına başvurulmasında yasal bir engel bulunmadığını, önemli olanın tahsilde tekerrür olmamasının sağlanması olduğunu vurgulamıştır; “…Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, rehin ve ipotekle temin edilmiş alacaklarla ilgili takip hakkında düzenleme getiren İİK.`nun 45. maddesinde, izlenecek yol maddenin 1. fıkrasında vurgulanmış, 2. fıkrasında ise poliçe ve emre muharrer senetler hakkındaki 167. madde hükmünün saklı olduğu belirtilmiştir. Anılan 167. maddede de alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yoluyla veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yoluyla takipte bulunabileceği hükme bağlanmıştır. Aynı alacak için değişik takip yollarına başvurulmasında Yasal bir engel mevcut değildir. Asıl olan tahsilde tekerrür olmamasının sağlanması olduğuna göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken; önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.”[9]

Yargıtay’ın aynı alacaktan ötürü aynı borçluya karşı tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hem rehnin paraya çevrilmesi yoluyla hem de kambiyo senetlerine mahsus takip yapabileceğine dair kararları da mevcuttur[10].

Alacaklı rehin hakkından feragat etmek suretiyle rehni düşürerek de haciz ya da iflas yoluyla takip yapabilir[11]. Ancak rehin hakkı hukuki varlığını devam ettirirken rehinli malın kıymeti, rehinli alacağı karşılamayacak olsa dahi alacağın rehinle karşılanamayan kısmı için genel haciz yolu ile takip yapılamaz[12]. Rehin alacaklısı ilk önce İİK’nın 45/1’inci maddesi gereği rehinli alacağın tamamı için rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatmak, yapılacak takipte takdir edilen ve kesinleşen kıymete göre rehinli malın alacağı karşılayamayacağı anlaşıldığı takdirde kalan miktar için geçici rehin açığı belgesi alarak borçlunun diğer mallarını bu belgeye dayanarak haczedebilir[13]. Buna karşılık üst sınır / limit ipoteğinde, ipotek limiti dışında kalan alacak bölümü için alacaklı genel haciz ya da genel iflas yoluyla takip yapabilir. Zira genel haciz yoluyla takibe konu olacak alacak kısmı, ipotek limiti dışında kaldığından rehinle temin edilmemiş, adi alacak niteliğindedir. Adi alacaklar için rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamaz, sadece genel haciz yolu ile takip yapılabilir[14].

İİK’nın 45’inci maddesi, rehin alacaklısının borçluya karşı alacak davası açmasına engel değildir[15]. Ancak rehin alacaklısı, mahkemeden alacağı ilam ile borçluya karşı yalnızca rehnin paraya çevrilmesi yoluyla İİK’nın 150/h bendi kapsamında ilamlı takip yapabilir[16]. Yargıtay da benzer görüştedir[17].

[1] KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınları, Ankara 2013, s.985.

[2] KURU, s.986. (Aynı yönde Y.İDD. 14.10.1966 T. 9801/9894 – KAÇAK, Nazif: İpotek ve İpoteğin Paraya Çevrilmesi, 3.Baskı, Seçkin Yayınevi, ANKARA 2013, s.450).

[3] KURU, s.986.

[4] Y.12.HD. 27.11.2012 T. 14314/35198; “Borçlunun öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasına yönelik iddiası İİK’nın 45.maddesine dayalı şikayet olup ve anılan kanundaki (maddedeki) şikayetin kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle İİK’nun 16/2 maddesi uyarınca süresiz olarak icra mahkemesine yapılmasında yasaya aykırılık yoktur.” (Aynı yönde 12.HD 2.3.2010, 22695/4661 ; 12.HD. 30.1.2004, 24329/2038 ; 12.HD. 26.3.2002, 5233/6166 ; 12.HD. 5.5.2000, 6468/7370 – KURU, s.986 ; Y.12.HD. 29.06.1981 T. 4592/6495 – KAÇAK, Nazif: İpotek ve İpoteğin Paraya Çevrilmesi, Seçkin Yayınevi, ANKARA 2013, s.450).

[5] Y.12.HD. 12.4.2005 T. 4456/7854; Aynı yönde Y.12.HD. 19.06.2006 T. 11438/13253 ; Y.12.HD. 19.09.2006 T. 13596/16612 (DEYNEKLİ, s.863).

[6] Y.12.HD. 22.12.2005 T. 21953/25744 (DEYNEKLİ, s.863).

[7] COŞKUN, Mahmut: İcra ve İflas Kanunu, Cilt-3, 5.Baskı, Seçkin Yayınevi, ANKARA, s.3196,).

[8] Y. 11.HD. 30.05.2016 T. 2016/5446 E. 2016/5944 K.

[9] YHGK 07.06.1995 T. 1995/12-409 E. 1995/592 K.

[10] YHGK 07.06.1995 T. 12-409/590 (KAÇAK, s.453) ; Aynı yönde Y.12.HD. 28.11.1994 T. 14993/15124 ; YHGK. 7.6.1995 T. 12/409-592 ; Y.12.HD. 2.3.2010 T. 22695/4661 (KURU, s.986.)

[11] KURU, s.987.

[12] KURU, s.987.

[13] Y.12.HD. 7.4.2003 T. 5022/7492 (KURU, s.987).

[14] KURU, s.988.

[15] Y.4.HD. 09.01.1971 T. 9781/108; “…İpotekle temin edilmiş bir alacağın, alacaklısının sıfatı yönünden iflasa bağlı kişilerden olsun veya olmasın yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılabileceği yolunda İİK’nın 45.maddesinde yer alan kural İİK’da öngörülen diğer kovuşturma yollarının engellenmesini sağlamak amacıyla yasada yer almıştır. Böyle bir inancayı sağlamış olan alacaklının iyi niyet kurallarına aykırı düşen bir davranışı veya özel ayrık bir durum olmadıkça genel hükümlerin sağladığı yola başvurmasına engel yoktur. Sözü edilen yasa kuralının dava yolunu da kapsadığını benimsemeye yararlı bir yorum ve kabul desteği maddedeki sözlerde bulunmadığı gibi hükmün amacı dışında uygulanmasını sağlayacak bir söz bulunmadıkça alacaklıyı dava hakkından yoksun bırakmakta gereksiz olur.” (KAÇAK, s.452).

[16] KURU, s.988.

[17] Y.12.HD. 5.12.2006 T. 20260/23072; “İİK’nun 45.maddesi hükmü, yalnız icra takipleri içindir. Bu hüküm, rehin alacaklısının borçluya karşı “alacak davası” açmasına engel değildir. Yani alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklı, mahkemede “alacak davası” açabilir. Ancak, rehin alacaklısı, alacak davası sonucunda alacağı ilam ile de, yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip (m.150/h) yapabilir.” Aynı yönde Y.11.HD. 23.6.2008 T. 7114/8291 (KURU, s.988).