TİCARİ SATIMLARDA AYIP İHBAR SÜRELERİ VE AYIP İHBARLARININ HUKUKİ NİTELİĞİ

Av.Ali Mert KARAKILÇIK

Türk Ticaret Kanunu uyarınca ticari alım satımlarda alıcı açık ayıplar için iki, gizli ayıplar için ise sekiz günlük olan yasal süreler içerisinde muayene külfetini yerine getirip ayıp ihbarında bulunulmalıdır. Bu hak düşürücü sürelere tabi muayene külfetini yerine getirmeyen alıcının ayıba bağlı hakları da ortadan kalkmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari Satış ve Mal Değişimi” başlıklı 23. Maddesinin (c) bendinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenleme mevcuttur.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin ilgili fıkrasında ise ; “(1) Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. (2) Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır.düzenlemesine yer verilmiştir.

Konu hakkında Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 16.03.2006 tarihli bir kararında da; “… davacı kömür ticareti işiyle uğraştığını davalıdan aldığı torba kömürlerinin ayıplı olduğunu iddia ederek ayıplı kömürlerin aynen davalıya iadesiyle tazminat talebinde bulunmuştur. Tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi feshetmek amacıyla yapılan ihtar veya ihbarların geçerli olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektupla ya da telgrafla yapılması şarttır. Ticari satışlarda ayıp ihbarları TTK.nın 25. maddesinde belirtilen süreler içinde yapılması zorunludur. DOSYA KAPSAMINDA AYIP İHBARININ SÜRESİ İÇİNDE VE BELİRTİLEN ŞEKİLLERE UYGUN YAPILMADIĞI ANLAŞILDIĞINDAN DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ USUL VE YASAYA UYGUNDUR…” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

Nitekim Türk Ticaret Kanunu uyarınca açık ayıplar için iki, gizli ayıplar için ise sekiz günlük olan yasal süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunulmalıdır. Bu hak düşürücü sürelere tabi muayene külfetini yerine getirmeyen alıcının ayıba bağlı hakları da ortadan kalkmaktadır. Alıcı, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmeli, açıkça belli değilse malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Tacirler için basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü kapsamında gözden geçirme ve ayıp bildiriminde bulunma yükümlülüğü bir külfet olarak değerlendirilmektedir. Külfet, hukuk düzeninin bir kişiye diğer bir kişi karşısında yüklemiş olduğu davranış olup yükümlü bu davranışı yerine getirmediği takdirde ya elde edilmesi mümkün olan bir hakkı kazanamamakta ya da böyle bir hakkı kaybetmektedir. Zira külfet, tacirler için aynen edim yükümlülüğü gibi bir davranışı konu edinmektedir.

Bu hususta doktrinde de alıcının, teslim aldığı satılanı işlerin olağan akışına göre gözden geçirip, satılanda satıcının sorumlu olduğu bir ayıp gördüğü zaman bunu uygun bir süre içinde satıcıya bildirmesi gerektiği, bu işlemin alıcı için külfet olduğu ifade edilmektedir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi süresinde ayıp ihbarında bulunmamanın sonucuna ilişkin 13.11.2007 tarihli bir kararında; “…Taraflar tacir olup tacirler arasındaki satışlarda ayıp ihbar süreleri TTK’nın 25/3. Maddesinde 2 ve 8 gün olarak belirlenmiştir. … satıcının alıcıya garanti vermiş olması hali hiçbir surette gerek ttk 25. ve gerekse bk’nın 198. maddelerinde yer alan ayıp ihbar sürelerini asla ortadan kaldırmazlar. Bu nedenle o malın alıcısı olan kişinin, “satıcının ayıba karşı tekeffülü’’ hükümlerinden yararlanabilmesi için mutlaka TTK.’nın 25. ve BK.’nın  198. maddeleri hükümlerinde, açık ve gizli ayıplar için öngörülen yasal süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunmuş olması şarttır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden süresinde ayıp ihbarında bulunulduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA,” şeklinde karar vermiştir.

Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 31.01.2004 tarihli bir kararında ise; Türk Ticaret Kanununun 25/3. maddesine göre alıcının ayıp açıkça belli değilse emtiayı aldıktan sonra 8 gün içinde muayene etmeye ve ettirmeye ve muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu anlaşılırsa haklarını muhafaza için keyfiyeti bu süre içinde satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, alıp ihbarında bulunulmadı ise alıcının hak kaybı yaşayacağına işaret etmiştir. Daire 02.07.2018 tarihli bir başka kararında ise ayıp ihbarlarının Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiğini, alacak talebi içerir ihtarnamenin geçerli bir ayıp bildirimi niteliği taşımadığını, ortada süresinde ve geçerli bir ayıp ihbarı bulunmadığından ayıp iddiasının dinlenemeyeceğini ifade etmiştir.

SONUÇ OLARAK; Türk Ticaret Kanunu uyarınca ticari alım satımlarda alıcı açık ayıplar için iki, gizli ayıplar için ise sekiz günlük olan yasal süreler içerisinde muayene külfetini yerine getirip ayıp ihbarında bulunulmalıdır. Bu hak düşürücü sürelere tabi muayene külfetini yerine getirmeyen alıcının ayıba bağlı hakları da ortadan kalkmaktadır.