YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA TMK.m.565/b.4 KAPSAMINDA MİRASBIRAKANIN SAKLI PAY KURALLARINI ETKİSİZ KILMAK AMACIYLA YAPTIĞI AÇIK OLAN KAZANDIRMALAR

Avukat Ali Mert Karakılçık

Yargıtay uygulaması ve doktrinde ifade edildiği üzere tenkis talebi, saklı payı zedeleyen ölüme bağlı tasarruflar ile TMK.m.565 hükmünde sayılan sınır hallerde bazı şartlar gerçekleştiğinde sağlararası tasarruflar hakkında ileri sürülebilir. Bu kapsamda ölüme bağlı tasarrufların tenkise tabi tutulabilmesi için tek şart saklı payı zedelemeleri iken saklı payı zedelese dahi her sağlararası tasarruf tenkise tabi tutulamaz. Nitekim sağlararası tasarrufların tenkise tabi tutulabilmeleri için kanunda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerekir (İstanbul BAM 2.Hukuk Dairesi Başkanı Aydın TEKDOĞAN, Mirasta Denkleştirme ve Tenkis Davaları, s.134 ; Aynı yönde Y.1.HD. 30.04.2014 T. 2013/19828 E. 2014/9074 K.).

Tekraren belirtmek gerekir ki ölüme bağlı tasarruflar saklı payı ihlal ettiği takdirde tenkise tabii olmasına rağmen mirasbırakan tarafından sağlığında gerçekleştirilen sağlararası tasarruflar, saklı payı zedelese ve tasarruf edilebilir sınırı aşsa dahi ancak TMK’nın 565 ve 567.maddelerindeki koşulların gerçekleşmesi halinde tenkise tabii tutulabilirler (İstanbul BAM 2.Hukuk Dairesi Başkanı Aydın TEKDOĞAN, Mirasta Denkleştirme ve Tenkis Davaları, s.175). Bu çerçevede bir sağlararası tasarruf ile yapılan kazandırmada tasarruf oranı aşılmış ise yapılan işlemde miras bırakanın tasarrufunun niteliğine göre saklı payı zedeleme kastının olup olmadığı incelenir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payı zedeleme kastı vardır denilemez. Bu TMK.m.565/I-bent 4 hükmünün bir sonucudur. Eğer toplanan delillerle mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastının olmadığı anlaşılıyorsa tenkis davasının reddi gerekir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Miras Hukuku Ankara 2016, s.589). Eş söylemle sağlararası kazandırmalarda tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre saklı payı zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ve subjektif unsurlar dikkate alınarak belirlenmeli,  mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastının varlığı anlaşılamıyorsa tenkis davası reddedilmelidir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN, Miras Hukuku Ankara 2016, s.590 ; Prof.Dr. Mustafa DURAL – Prof.Dr.Turgut ÖZ, Türk Özel Hukuku Cilt IV – Miras Hukuku, İstanbul 2019, s.269). Burada bahsi geçen “Saklı Payı Zedeleme Kastı” diğer adıyla “Saklı Pay Kurallarını Etkisiz Kılma Amacı” ise kazandırmanın yapıldığı anda mevcut olmalıdır. Bu kast unsuru, daha sonra ortaya çıkmışsa, TMK.m.565/I-bent 4 uygulanamaz. Zira böyle bir halde mirasbırakan, kazandırmanın saklı pay kurallarını etkisiz kılacağını henüz bilmemektedir. Keza, mirasbırakan kazandırmayı yaptığı anda etkisiz kılma kastını taşımakla birlikte, sonradan malvarlığında meydana gelen değer eksilmesi dolayısıyla söz konusu kazandırma saklı payın ihlali sonucunu doğuruyorsa, bu takdirde de TMK.m.565/I-bent 4’ün uygulanması mümkün değildir. Zira kazandırmanın yapıldığı anda mirasbırakan, tasarruf edilebilir kısım içinde kalmış bulunmaktadır (Prof.Dr.Fikret EREN – Doç.Dr.İpek YÜCER AKTÜRK, Türk Miras Hukuku, 4.Baskı, Ankara-2021, s.326).

Tüm bu hususlarla birlikte TMK’nın 565.maddesinin ilk üç bendinde ve TMK’nın 567.maddesinde belirtilen durumlar, özel haller olmasına rağmen TMK’nın 565/b.4 hali daha genel niteliktedir. Bu kapsamda tenkise tabi olarak kanunda düzenlenen bu tasarruflar dışında başka bir sağlararası tasarrufun tenkisi mümkün değildir. Dolayısıyla tenkise tabi oldukları kanunda düzenlenen bu tasarrufların dışındaki sağlararası kazandırmalar bedelsiz olsalar bile tenkise tabi tutulamazlar. Sonuç olarak kanunda sınırlı olarak sayılan tenkise tabi tasarruflara mirasbırakanın iradesi ile başka tip tasarrufların eklenmesi veya azaltılması mümkün değildir (İstanbul BAM 2.Hukuk Dairesi Başkanı Aydın TEKDOĞAN, Mirasta Denkleştirme ve Tenkis Davaları, Ankara 2018, s.175). Bu çerçevede mirasbırakanın, serbestçe dönme hakkını saklı tutmaksızın, ölümünden bir yıldan daha önce yapmış olduğu sağlararası bağışlamalar da tenkise tabi tutulamaz. Aynı şekilde, TBK m.285/3’e göre, ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi için verilen para ve diğer malvarlığı değerleri de bağışlama sayılmadığından, bunların da bağışlama olarak tenkisi mümkün değildir. Zira burada mirasbırakan, ahlaki de olsa kendisini borçlu hissetmekte ve bu sebeple bir edimde bulunmaktadır (Prof.Dr.Fikret EREN-Doç.Dr.İpek YÜCER AKTÜRK, Türk Miras Hukuku, 4.Baskı, Ankara-2021,s.348).

Konuya Yargıtay uygulaması çerçevesinde bakıldığında Yargıtay tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemeyeceğini, kazandırma işleminde saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığının objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini (Y.1.HD. 31.5.2021 T. 2020/3146 E. 2021/2915 K. ; Y.1.HD. 08.04.2010 T. 2010/899 E. 2010/4031 K.), ölüme bağlı tasarrufların tenkise tabi tutulabilmesi için tek şartın saklı payı zedelemesi olduğunu, buna karşılık saklı payı zedelese dahi her sağlararası tasarrufun tenkise tabi tutulamayacağını, zira sağlararası tasarrufların tenkise tabi tutulabilmeleri için kanunda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiğini (Y.1.HD. 30.04.2014 T. 2013/19828 E. 2014/9074 K.), benzer şekilde ölüme bağlı kazandırmaların aksine, miras bırakanın yaptığı sağlar arası kazandırıcı hukuki işlemlerinin kayıtsız, koşulsuz, tenkise tabi tutulmadığını, burada işlemin tenkise tabi tutulabilmesi için ön koşulun; saklı paya el atma, tasarruf edilebilirlik sınırının aşılma olduğunu ancak bunun da yeterli olmadığını, nitekim sağlar arası kazandırmaların tenkise tabi tutulabilmesi için saklı paya el atma yanında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 565 ve 567’nci maddelerinde açıklanan koşulların da gerçekleşmesi gerektiğini (YHGK. 07.07.2010 T. 2010/1-360 E. 2010/372 K.), temliklerin mahfuz hisse kurallarını bertaraf etmek kastıyla yapıldığını gösteren bir delil bulunamadığı takdirde tenkis davasının reddi gerektiğini (Y.2.HD. 22.1.2009 T. 2008/19924 E. 2009/561 K. ; Y.2.HD. 08.02.1990 T. 1990/46 E. 1990/1689 K. ; Y.2.HD. 12.3.2002 T. 2001/13156 E. 2002/3383 K. ; Y.16.HD. 8.6.2010 T. 2010/4302 E. 2010/4128 K.  ; Y.3.HD. 11.11.2015 T. 2014/19542 E. 2015/17711 K. ; Y.1.HD. 4.4.2017 T. 2017/1267 E. 2017/1685 K. ; YHGK. 11.3.1992 T. 1992/2-49 E. 1992/171 K. ; Y.2.HD. 22.1.2009 T. 2008/19924 E. 2009/561 K.; Y.2.HD. 6.12.2005 T. 2005/19483 E. 2005/17034 K.), mirasbırakanın sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmış olması halinde mal kaçırmak kastından söz edilemeyeceğini,  bu nedenle 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının tenkis davasında uygulanamayacağını vurgulamaktadır (Y.1.HD. 15.7.2010 T. 2010/7195 E. 2010/8319 K.).

İzmir BAM 1.Hukuk Dairesi’nin 27.10.2017 Tarihli 2017/1431 Esas, 2017/1488 Karar Sayılı ilamında da aynı hususlar vurgulanmıştır; “…buna göre dava konusu edilen taşınmazın davalılara satışına ilişkin 14/03/1974 tarihli ivazlı devir işleminin murisin 2014 yılında ölümünden 41 yıl önce gerçekleştiği gözetildiğinde saklı payları zedelemek amacıyla bedelsiz ve muvazaalı olarak yapıldığı kanıtlanamamıştır. Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 29/12/2010 tarih 2010/9332 Esas 2010/7878 Karar sayılı ilamında belirlendiği üzere tenkise konu taşınmaz miras bırakanın ölümünden önceki 1 yıldan daha önce temlik edildiğinden söz konusu kazandırmanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığının İSPATLANMASININ GEREKTİĞİNDEN, yukarıda açıklanan nedenlerle tenkis talep koşulları oluşmadığından DAVANIN REDDİNE karar vermek gerekmiştir…”

SONUÇ OLARAK ; saklı payı zedelese dahi her sağlararası tasarruf tenkise tabi tutulamaz. nitekim sağlararası tasarrufların tenkise tabi tutulabilmesi için saklı payı zedeleme kastıyla yapılmış olması gerekir. Ancak tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payı zedeleme kastı vardır denilemez. Bu TMK.m.565/b.4 hükmünün bir sonucudur. Eğer toplanan delillerle mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastının olmadığı anlaşılıyorsa tenkis davasının reddi gerekir. Somut olayımızda da muris Ayşe Savaşçı’nın davacıların saklı payı zedeleme kastı bulunmadığından işbu tenkis davasının reddi gerekir.