Avukat Ali Mert Karakılçık
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Aynı yasanın “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinde ise tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak, Tüketici İşlemi ise; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede Üretici ise; “…tüketiciye sunulmuş olan mal ya da bu malların hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine markasını, unvanını veya herhangi bir ayırt edici işaretini koyarak kendisini üretici olarak gösteren gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın “Tüketici Mahkemeleri” başlıklı 73/1.maddesinde ise; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu kapsamda tüketici sıfatına sahip kişiler tarafından tüketici işlemlerine dair açılacak davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir (Hakim Mehmet Akif TUTUMLU, Ayıplı Mal Hukuku, 2.Baskı, Ankara 2023, s.602). Burada tüketici mahkemelerinin rakam itibariyle tüketici hakem heyeti sınırının üzerinde kalan uyuşmazlıklara bakmakla görevli olduğu tespit edilirken asıl alacak tutarı ile birlikte faiz ve diğer ferilerin de hesaba katılması gerekir (Ankara BAM 21.Hd. 24/11//2017 Tarihli 2017/901 E. 2017/819 K.).
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 19/02/2015 Tarihli 2014/43355 Esas 2015/5075 Karar sayılı kararında da satıcı ve üretici-ithalatçıya karşı açılacak davalarda Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu belirtilmiştir. Karar özeti şu şekildedir; “…Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanun’un amacı içerisinde yukarda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına dair bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalının (satıcı) davacıya (alıcı) araç sattığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 Sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Aracın ikinci el araç olmasının sonuca etkisi bulunmadığı gibi, TKHK nun 4/3 maddesine göre; İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğu gözetildiğinde satıcı ve üretici -ithalatçı davalılara karşı açılan eldeki davada 4077 Sayılı Kanun’un 23.maddesi gereğince davaya bakmaya TÜKETİCİ MAHKEMESİ GÖREVLİDİR. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 08/04/2019 Tarihli 2016/28542 Esas 2019/4642 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir; “…Eldeki davada davacı, ayıplı satış gerekçesi ile satış bedelini talep etmiştir. Davalının dosyadaki delillere ve beyanına göre araç alım satımını mesleki amaçla yapan galerici sıfatını taşıdığını, davacının ise mevcut alım satımda tüketici sıfatını haiz bulunduğu; bu haliyle taraflar arasındaki ihtilafın çözüm yerinin genel mahkeme değil Tüketici Mahkemesi’nin olması gerektiği halde bu hususa dikkat edilmeksizin mevcut şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu durumda mahkemece, tüketici mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davaya bakılarak sonuçlandırılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46.Hukuk Dairesi’nin 28.12.2023 Tarihli 2023/3396 Esas 2023/3076 Karar sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır; “…dava konusu aracın trafik ruhsat kaydında kullanım amacı olarak, “yük nakli- hususi” yazmakta olduğu, dava konusu aracın ruhsatında yük nakli olduğunun belirtilmesinin tek başına satış işleminin tüketici işlemi olmadığını göstermeyeceği, aracı satın alan kişinin ticari veya mesleki amaçla hareket etmemesi, yani aracı ticari veya mesleki faaliyetinde kullanmak üzere satın almaması gerektiği, dava konusu aracın ruhsatında kullanım amacının yük nakli-hususi yazmakta olduğu, aracın, davacı tarafından ticari veya mesleki amaçla kullanıldığına dair dosyada bir delil bulunmadığı gibi davacı yanın gerçek kişi olup tacir olduğuna dair bilgi ve belgeye dosyada rastlanılmadığı (Yargıtay 20.H.D. 28/06/2017 Tarih ve 2017/6990 Esas – 2017/5940 Karar sayılı ilamı) ve davacı yanca da bu hususta herhangi bir belge ibraz edilmediği, bu haliyle de davacının, tüketici olduğunun kabulü gerektiği ve sonuç olarak da taraflar arasındaki uyuşmazlığın TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDAKİ KANUN KAPSAMINDA KALDIĞI anlaşılmıştır.”
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Tüketici Mahkemeleri” başlıklı 73/5.maddesinde ise; “Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Görüldüğü üzere yasa koyucu, ilgili kanun hükmüyle açıkça tüketiciye kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açma hakkı tanımış olup bu düzenleme özel bir yetki hükmü niteliğindedir. Bu madde tüketicinin hak aramasını kolaylaştırmak amacıyla getirilmiştir (Hakim Mehmet Akif TUTUMLU, Ayıplı Mal Hukuku, 2.Baskı, s.702). Bu özel hüküm yalnızca tüketici açısından getirilmiş olup madde metninde satıcı ya da sağlayıcıdan bahsedilmediğinden kendi yerleşim yerine dava açma hakkından satıcı ya da sağlayıcı yararlanamaz (Hakim Mehmet Akif TUTUMLU, Ayıplı Mal Hukuku, 2.Baskı, s.706). Yine HMK.m.17/1 açısından gerçek kişilerin yetki sözleşmesi yapma imkanı olmadığından tüketiciler ile imzalanan sözleşmelere konulan ihtilaf halinde yetkili mahkemeyi belirleyen sözleşme hükmü geçersiz sayılıp açılacak davalarda yukarıda belirtmiş olduğumuz kural geçerli olacaktır (Yargıtay 13.Hd. 20/03/2013 T. 2013/5823 E. 2013/7070 K.).
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 11/09/2014 Tarihli 2014/26639 Esas 2014/26473 Karar sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır; “…davacının yerleşim yerinin Ordu ili olduğu, halen oturduğu yer mahkemesinde dava açtığı anlaşılmaktadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73 md./5.bent hükmüne göre tüketici, yerleşim yeri mahkemesinde de dava açma imkanına sahiptir. Bu nedenle, mahkemece işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 13.Hd. 17/09/2014 T. 28794 E. 2014/27242 K. ; Yargıtay 13.Hd. 29/03/2018 T. 2016/18276 E. 2018/3953 K. ; Yargıtay 13.Hd. 05/02/2015 T. 2014/47088 E. 2015/2769 K.).
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 13.11.2014 Tarihli 2014/40182 Esas 2014/35770 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir; “…Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 23.maddesine göre, “Tüketici davaları tüketicinin ikametgahı mahkemesinde de açılabilir.” Bu nedenle, mahkemece işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”
SONUÇ OLARAK ; 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Tüketici Mahkemeleri” başlıklı 73/1.maddesinde yer alan; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” düzenlemesi gereği tüketici sıfatına sahip kişiler tarafından tüketici işlemlerine dair açılacak davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir. Aynı yasanın 73/5.maddesinde yer alan; “Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir.” düzenlemesi gereğince ise tüketiciye kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açma hakkı tanınmış olup bu düzenleme özel bir yetki hükmü niteliğindedir. Bu madde tüketicinin hak aramasını kolaylaştırmak amacıyla getirilmiştir.