LİMİTED ŞİRKET MÜDÜRLERİNE KARŞI AÇILACAK SORUMLULUK DAVALARINDA DAVALI SIFATI (TTK.m.644/1-a’nın Atfıyla TTK’nın 553)

Avukat Ali Mert KARAKILÇIK

TTK.m.644/1’in atfıyla TTK.m.553’te kusurları ile kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal eden müdürlerin, şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumlu olduğu hükme bağlanmıştır. Bu nedenle limited şirket müdürlerine karşı kusurlu olarak kanun ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri halinde şirkete ve pay sahiplerine vermiş oldukları zarardan ötürü her bir pay sahibi sorumluluk davası açabilecektir  (Doç.Dr.Birgül SOPACI ÖZTUNA, Limited Şirketlerde Müdür, s.268-280). Bu çerçevede limited şirket müdürlerinin sorumluluğu davalarının davalısı konumunda, şirketin ya da ortağın zarara uğramasına neden olan ve şeklen ya da fiilen müdür konumunda bulunan müdür veya müdürler vardır (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Limited Ortaklıklar Hukuku, s.798). Dolayısıyla bu davalarda dava ortaklar tarafından açılsa dahi davanın ortaklık tüzel kişiliğine karşı açılması söz konusu olamaz, husumet zarara sebep olan müdürlere yöneltilir (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Limited Ortaklıklara İlişkin Emsal Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi, Ankara, 2024, s.531-533).

Yargıtay uygulamasında da aynı görüş hakimdir. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.02.2015 Tarihli 2014/3664 Esas 2015/1626 Karar sayılı ilamında; “…TK’nın 644.maddesince yapılan atıf gereği aynı Yasa’nın 555.maddesi uyarınca eldeki davayı açma hakkının bulunduğu ve hükmedilecek tazminatın da şirkete verilmesini talep ettiği gözönüne alındığında, davanın şirkete karşı değil, şirketi zarara uğrattığı iddia edilen müdüre karşı açılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın değinilen hükümler gözönüne alınmak suretiyle çözümlenmesi gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı-karşı davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.02.2015 Tarihli 3664 Esas 1626 Karar sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır;  “…Dava, limitet şirket müdürü olan davalının, şirkete ait parayı zimmete geçirdiği ve şirkete ait ruhsatı muvazaalı olarak sattığı iddiası ile açılan, limited şirket yöneticisinin sorumluluğu hukuki nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, şirket müdürünün eylemleri nedeniyle zarara uğranılması halinde husumetin şirkete yöneltilmesi gerektiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. …dava, limited şirket müdürünün sorumluluğu davası niteliğini haiz olup, şirket ortağının 6102 sayılı TTK’nın 644’üncü maddesince yapılan yollama gereği, aynı Yasa’nın 555’inci maddesi uyarınca, eldeki davayı açma hakkının bulunduğu ve hükmedilecek tazminatın da şirkete verilmesini talep ettiği göz önüne alındığında, davanın şirkete karşı değil, şirketi zarara uğrattığı iddia edilen müdüre karşı açılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.”

Tüm bu hususlarla birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107/1.maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu kapsamda uygulamada şirket yöneticilerine karşı açılacak sorumluluk davaları, belirsiz alacak davasının en önemli uygulama alanlarından biridir. Nitekim bu davalarda özellikle davacı pay sahipleri, dava konusu zararın varlığını dava açılışı öncesinde tespit etse dahi zararın miktarını tespit edememektedir (Prof.Dr.Muhammet ÖZEKES – Prof.Dr.Vural SEVEN – Prof.Dr.Nedim MERİÇ, Sermaye Şirketlerinde Sorumluluk Davası (Ticaret Hukuku ve Usul Hukuku Kapsamında), İstanbul 2021, s.181). Bu nedenle limited şirketlerde şirket müdürlerine karşı açılacak sorumluluk davalarının belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacı pay sahiplerinin hukuki yararı mevcuttur.

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 05.11.2013 Tarihli 2012/5812 Esas 2013/22160 Karar sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır; “…Asıl dava, limitet şirket müdürü aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. …Birleşen dava yönünden ise; davacı şirket, davalı …’un eski şirket yöneticisi olduğunu, yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde şirketi zarara uğrattığını iddia ederek tazminat TTK’nun 556.maddesi yollaması ile TTK’nun 341.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açmıştır. 6100 sayılı Kanunun Belirsiz Alacak ve Tespit Davası Başlıklı 107.maddesinde “davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir…” hükmü öngörülmüştür. Açılacak davanın miktarı biliniyor ya da tespit edilebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz. Talep sonucunun belirlenememesi iki halde mümkündür: dava açarken talep sonucunun belirlenmesi imkansızdır ya da davacının dava açarken talep sonucunu belirlemesinin kendisinden beklenemeyecek olmasıdır. Ancak, HMK’nun 107/3. maddesiyle bu konuda bir istisna getirilmiştir. Böylelikle dava açarken talep sonucunu belirleyemeyen davacı dilerse belirsiz alacak davası açabilecek, dilerse kısmi dava ile birlikte alacağın geri kalan kısmının tespitini isteyebilecek ve yine dilerse alacağın tümünün belirlenebilmesi için bir tespit davası açabilecektir. Açıklanan yasal düzenlemelerin ışığı altında somut olaya baktığımızda, niteliği itibariyle tazminat davası olan İŞBU DAVANIN BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILMASI MÜMKÜN BULUNMAKTADIR. Bu itibarla, mahkemece birleşen dava yönünden de işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın birleşen davanın davacısı … Ltd. Şti. yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” (Benzer yönde Yargıtay 11.Hd. 18.01.2016 T. 9970 E. 392 K.).

SONUÇ OLARAK; TTK.m.644/1’in atfıyla TTK.m.553’te kusurları ile kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal eden müdürlerin, şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumlu olduğu hükme bağlanmıştır. Bu nedenle limited şirket müdürlerine karşı kusurlu olarak kanun ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri halinde şirkete ve pay sahiplerine vermiş oldukları zarardan ötürü her bir pay sahibi sorumluluk davası açabilecektir. Bu çerçevede limited şirket müdürlerinin sorumluluğu davalarının davalısı konumunda, şirketin ya da ortağın zarara uğramasına neden olan ve şeklen ya da fiilen müdür konumunda bulunan müdür veya müdürler vardır. Dolayısıyla bu davalarda dava ortaklar tarafından açılsa dahi davanın ortaklık tüzel kişiliğine karşı açılması söz konusu olamaz, husumet zarara sebep olan müdürlere yöneltilir.