Avukat Ali Mert KARAKILÇIK
Yargıtay uygulaması ve doktrinde ifade edildiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 651.maddesi kapsamında verilecek kıymetli evrakın iptali kararları maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmez. Bu kararlar bir ilam değil, tespit niteliğine haiz kararlardır. Bunun haricinde maddi hukuk açısından hukuki neticesi yoktur (Yargıtay Üyesi Mahmut COŞKUN, Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2015, s.985). Hasımsız olarak açılan zayi nedeniyle iptal davasında çekin iptaline karar verilmesi, senedi elinde bulunduran meşru hamilin takip hakkına etki etmez. Kıymetli evrakın zilyedi, senedin meşru hamili olduğunu iddia ederek iptal kararının iptali istemiyle dava açıp zayi nedeniyle verilen iptal kararını her zaman ortadan kaldırabilir, kıymetli evraka dayalı haklarını her zaman ileri sürebilir. Bu husus ticari senetlerin güvenli tedavül etmesinin de tabii sonucudur. Yargıtay uygulamasında da benzer yönde görüş mevcuttur;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15.01.2007 Tarihli 2005/13286; 231 sayılı kararında; “…Çekin kaybolması nedeniyle açılan davada verilmiş bulunan iptal kararı, bir ilam değil, tespit niteliğine haiz bir karardır. Ayrıca bu karar, hasımsız olarak verilmiş bulunduğundan davada taraf olmayan iyi niyetli 3.kişileri bağlamaz. Bu husus ticari senetlerin güvenli tedavül etmesinin de tabii sonucudur.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 20.11.2001 Tarihli 18586/19460 sayılı kararında da; “…İcra takibi, çeki lehdarın beyaz cirosu ile eline geçiren yetkili hamil Ramazan Demirbilek tarafından keşideci ve ciranta hakkında yapılmaktadır. Takip alacaklısı yetkili hamil olup, kendisinin taraf olmadığı ve hasımsız olarak açılan dava sonucunda çekin iptaline karar verilmiş olması alacaklının takip hakkını engellemez. Bu nedenle borçlunun itirazının reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 30.12.2005 Tarihli 2005/22653 Esas 2005/26627 Karar sayılı kararında; “…Mahkemece ciranta tarafından yapılan takiple ilgili olarak çek iptal kararı gerekçe gösterilerek takibin iptaline karar verilmiştir. Çeklerin kaybolması nedeniyle açılan davada verilmiş bulunan iptal kararı bir ilam olmayıp tespit niteliği taşımaktadır. Ayrıca bu karar hasımsız olarak verilmiş bulunduğundan davada taraf olmayan iyi niyetli üçüncü kişileri bağlamaz. Bu husus ticari senetlerin güvenli tedavül edilmesinin de tabi sonucudur.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 23.05.2005 Tarihli 2005/8153 Esas 2005/11138 Karar sayılı kararında; “…Çeklerin kaybolması nedeniyle açılan davada verilmiş bulunan iptal kararı bir ilam olmayıp tespit niteliği taşımaktadır. Ayrıca bu karar hasımsız olarak verilmiş bulunduğundan davada taraf olmayan iyi niyetli üçüncü kişileri bağlamaz. Bu husus ticari senetlerin güvenli tedavül edilmesinin de tabi sonucudur.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 27.09.2012 Tarihli 2012/9827 Esas 2012/28128 Karar sayılı kararında; “…Çekin dolandırıcılık neticesiyle elden çıktığı gerekçesiyle açılan davada verilmiş bulunan iptal kararı bir ilam olmayıp tesbit niteliği taşımaktadır. Ayrıca bu karar hasımsız olarak verilmiş bulunduğundan davada taraf olmayan iyiniyetli üçüncü kişileri bağlamaz.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
SONUÇ OLARAK; kıymetli evrakın iptali kararları maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmez. Bu kararlar bir ilam değil, tespit niteliğine haiz kararlardır. Bunun haricinde maddi hukuk açısından hukuki neticesi yoktur. Hasımsız olarak açılan zayi nedeniyle iptal davasında çekin iptaline karar verilmesi, senedi elinde bulunduran meşru hamilin takip hakkına etki etmez. Kıymetli evrakın zilyedi, senedin meşru hamili olduğunu iddia ederek iptal kararının iptali istemiyle dava açıp zayi nedeniyle verilen iptal kararını her zaman ortadan kaldırabilir, kıymetli evraka dayalı haklarını her zaman ileri sürebilir.